21. Hukuk Dairesi 2016/17473 E. , 2018/2386 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, ilk işe giriş tarihinin 15.08.1987 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, sigorta başlangıcının 15/08/1987 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı SGK vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Mahkemenin 08/06/2016 tarihli celsesinde, davacının 15/08/1987-15/08/1989 tarihleri arasındaki hizmet tespiti talebinden vazgeçtiği, talebini sigorta başlangıcının 15/08/1987 tarihi olarak tespiti şeklinde daralttığı, Mahkemece hizmet tespiti talebinin bu dosyadan tefrikine karar verildiği, ayrı esasa kaydedildiği, 01/03/1970 doğumlu davacının, işe giriş tarihi olan 15/08/1987 tarihinde 17 yaşında olduğu, demir doğrama kaynak işi yaptığı, işe giriş bildirgesinin 105230.04.07 sicil numaralı, ...7. Cad. ...No:3 ... adresindeki, ... ünvanlı işyerinden 13/10/1987 tarihinde 382204 varidesiyle Kuruma verildiği, aynı tarihli sigorta sicil kartı sureti sunulduğu, işyerinden 1987/2-3. dönem bordrosu verilmediği, 1987/1. dönem 1989/1-2. ve 1988/3. dönem bordrosu verildiği, tanık ...’ın 1988/3. dönem bordrosunda, davacının 1989 bordrosunda ismi olduğu, davacının hizmet cetvelinde çalışmasının 01/02/1989 tarihinde aynı işyerinde başladığı, ve burada 60 gün çalışması olduğu, davalı işyerinden 01/07/1989 tarihli ve 01/02/1989 tarihli iki işe giriş bildirgesi daha verildiği, işyerinin talep tarihinde yasa kapsamında olduğu, dosyasının zamanaşımı nedeniyle iz olduğu,dinlenen tek tanığın 1988/3. dönem bordrosunda, çalışmasının olduğu,1987 yılı bordro tanığı dinlenmediği, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; 1987 yılı bordrosundan yeterli sayıda bordro tanığı dinlemek, mümkün olmaması halinde, Kurumdan, Belediye"den ve Vergi Dairesinden sorulmak suretiyle, ayrıca zabıta marifetiyle sağlıklı bir araştırma yaptırılarak komşu işyerlerindeki işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tespit etmek, tanık olarak bilgilerine başvurmak, sonrasında bu işverenler veya çalışanlarının kayıtlarını SGK’dan veya Vergi Dairesinden getirtmek ve bilgileri teyit etmek, Kurumdan davacının sigorta sicil numarasının verildiği yılın serilerinden olup olmadığını sormak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de; 01/03/1970 doğumlu olan davacının 506 sayılı yasanın Geçici 54. maddesi delaleti ile 60/G maddesi uyarınca 18 yaşını doldurduğu 01.03.1988 tarihinden evvel sigortalı sayılması imkanı bulunmadığı halde; sigortalılık başlangıç tarihinin 15/08/1987 tarihi olarak tespit edilmesi de isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15/03/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.