Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/1770
Karar No: 2019/2470
Karar Tarihi: 11.03.2019

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/1770 Esas 2019/2470 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunması suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine karar verdi. Ancak, sanığın erteleme süresi içinde yeni bir suç işlediği ihbar edilince hapis cezasının infazına dair yapılan karar bozuldu. Yargıtay, sanığın karakolda gerçek kimliğini beyan etmesi nedeniyle resmi belgede yalan beyan suçunun oluşmayacağını kabul etti ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları gidermek için kabul edilen olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağına karar verdi. Bu nedenle kanun yararına bozma istemi reddedildi. Kanun maddeleri: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 206/1 ve 62/1. maddeleri, 51/1. madde, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi.
11. Ceza Dairesi         2019/1770 E.  ,  2019/2470 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 01.02.2019 tarihli ve 2018/14525 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 12.02.2019 tarihli ve KYB-2019/13560 sayılı ihbarname ile;
    Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 206/1 ve 62/1. maddesi uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun’un 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/04/2016 tarihli ve 2015/387 esas, 2016/270 sayılı kararının "Dosya kapsamına göre, sanığın erteleme süresi içinde yeni bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, bahse konu hapis cezasının aynen infazına dair İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/02/2018 tarihli ve 2015/387 esas, 2016/270 sayılı ek kararı ile ek karara karşı yapılan itirazın reddine dair İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/05/2018 tarihli ve 2018/545 değişik iş sayılı kararının, 08/04/2016 tarihli ilk kararın kanun yararına bozma yoluyla bozulması halinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
    Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 14/06/2016 tarihli ve 2015/2401 esas, 2016/5531 karar sayılı ilamında "....Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun oluşması için kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır..." şeklinde belirtildiği üzere, sanığın polisler tarafından yakalandığında isminin... olduğunu beyan ettiği; ancak kollukça yapılan inceleme ve araştırma sonucunda herhangi bir tutanak düzenlenmeden gerçek kimliğinin saptandığının anlaşılması, sanığın karakoldaki ifadesinin de gerçek kimlik bilgilerine göre alınmış olması karşısında, sanığa atılı 5237 sayılı Kanun"un 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşmayacağı, eylemin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi kapsamında idari para cezası yaptırımını gerektiren kabahat olarak nitelendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde" isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
    Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    Kanun yararına bozma, hâkim veya mahkemeler tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelenmesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için kabul edilen olağanüstü bir kanun yoludur.
    5271 sayılı CMK‘nin 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay Ceza Dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Kanun yararına bozma konusu karar veya hükmün hukuka aykırı olmakla birlikte hukuken geçerli bir karar veya hüküm olması gerekir. Henüz kesinleşmeyen kararlar aleyhine kanun yararına bozma isteminde bulunulamaz.
    Bu bilgi ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu‘nun 10. maddesi uyarınca “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır” hükmü ile 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda anılan maddeye eklenen “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” ek fıkra hükmüne aykırı olarak, yokluğunda verilen ve sanığın Mahkemeye hitaben yazdığı 09.03.2016 tarihli dilekçesinde bildirdiği “...“ adresine tebliğe çıkartılan gerekçeli kararın, muhatabın adresten ayrılması nedeniyle iade edilmesi üzerine, sanığın MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılması gerekirken, daha önce adli merciilerce usulüne uygun bir tebligat yapılmamış olmasına rağmen aynı adreste 25.05.2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu‘nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu, bu nedenle talebe konu ilamın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve bu haliyle kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmakla, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 08.04.2016 tarihli 2015/387 Esas ve 2016/270 Karar sayılı ilamı henüz kesinleşmediğinden, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteminin CMK’nin 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın gereğinin yerine getirilmesi için mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 11.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi