3. Hukuk Dairesi 2017/15023 E. , 2019/2104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarımsal sulama abonesi olduğunu; kaçak elektrik kullanmadığı halde kaçak elektrik kullandığından bahisle aleyhine 30.06.2010 tarihinde 1.714,20 TL bedelli kaçak tahakkuku, aynı tarihte 29.870,90 TL bedelli kaçak ek tahakkuku ve 16.08.2010 tarihinde 3.180,20 TL bedelli endekse esaslı ek tahakkuk yapıldığını ileri sürerek; toplam 34.765,30 TL ve bu miktara işletilen faizler hususunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün raporunda davalının sayaca müdahalede bulunduğunun tespit edildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının subut bulmayan davasının reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklı tahakkuk ettirilen bedele ilişkin borcun bulunmadığının tespitine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı aleyhine düzenlenen 30/06/2010 tarihli kaçak tespit tutanağının Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün 29.06.2010 tarihli raporuna istinaden düzenlendiği, Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün anılan raporunda; sayacın üzerinde TC mühür fekkinin olduğu ve sayaca müdahale edildiğinin tespit edilerek; sayacın iç mekanizmasında akım giriş ve çıkışları arasında dirençle köprüleme yapıldığı, bu müdahaleden dolayı sayacın elektrik ölçümünde %91,65 oranında eksik kayıt yaptığı, sinyal gönderen anahtarın da hareketli kontağının sökülerek sinyal göndermesinin engellendiği belirtilmek suretiyle davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği, kaçak tutanağına istinaden 30.06.2010 tarihli 1.714,20 TL bedelli kaçak tahakkuku, aynı tarihli 29.870,90 TL bedelli kaçak ek tahakkuku ve 16.08.2010 tarihli 3.180,20 TL bedelli endekse esaslı kaçak fatura tahakkuku yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça, davacı adına 1.714,20 TL kaçak tüketim bedeli tahakkuk ettirildiği halde hükme esas alınan 12.02.2013 tarihli elektrik/endüstri yüksek mühendisinin raporunda kaçak tüketim miktarının 39.105,93 TL hesaplandığı görülmüştür. Söz konusu bilirkişi raporunda, kaçak tahakkuk bedeli, yönetmelik ve 622 sayılı kurul kararında açıklanan yöntemle incelenmediği gibi miktarlar arasındaki fahiş farkın neden kaynaklandığının da belirtilmediği görülmüştür.
Öte yandan, davacı; eldeki dava ile, kaçak tespit tutanağına istinaden adına tahakkuk ettirilen kaçak tüketim bedeli, kaçak ek tüketim bedeli ve endekse esaslı kaçak tüketim bedeli olarak üç kalem borç hakkında borcu bulunmadığının tespitini talep etmiş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise sadece kaçak elektrik tüketim miktarı hesaplanmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi kurulundan davacının dava konusu faturalar nedeni ile ne miktarda davalıya borcu bulunmadığının kaçak elektrik bedelinin tutanağın düzenlendiği ve faturaların tahakkuk ettirildiği tarihte yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre hesaplanarak taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve alınacak raporda; davacının kaçak ek tahakkuka ve endekse esaslı ek tahakkuka ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığının tespiti halinde, davalı tarafça kaçak tahakkuk faturasında talep edilen miktarın 1.714 TL olduğu nazara alınarak karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK"nın 428.maddesi uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.