4. Ceza Dairesi 2016/13736 E. , 2016/12732 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.04.1012 gün ve 2012/45 esas, 2012/310 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 21.04.2016 gün ve 2014/1195 Esas, 2016 /7967 sayılı kararıyla;
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Müştekiler ... ve ..."un sanığın mülkiyetindeki araziye rızası dışında gece vakti piknik yapmak amacıyla girdiği, sanığın arazinin kendisine ait olduğu ve çıkmaları gerektiğine yönelik ikazlarını dinlemeyerek araziyi terk etmemeleri ve evlerine doğru gelmeleri üzerine, evde eşiyle birlikte yaşayan sanığın kendisine ve arazisine yönelik saldırıyı orantılı olarak defetmek amacıyla havaya ateş etmekten ibaret eyleminin TCK"nın 25. maddesi kapsamında olduğu gözetilmeksizin, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ..."in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/06/2016 gün ve 2012/152304 sayılı yazısı ile;
İtiraza konu uyuşmazlık sanık ... hakkında, katılan sanıklar ... ve ..."un sanığın mülkiyetindeki araziye rızası dışında gece vakti piknik yapmak amacıyla girdiği, sanığın arazinin kendisine ait olduğu ve çıkmaları gerektiğine yönelik ikazlarını dinlemeyerek araziyi terk etmemeleri ve evlerine doğru gelmeleri üzerine, evde eşiyle birlikte yaşayan sanığın kendisine ve arazisine yönelik saldırıyı orantılı olarak defetmek amacıyla havaya ateş etmekten ibaret eyleminin TCK"nın 25. maddesi kapsamında bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Meşru savunma, gerek 765 sayılı Kanunun 49/2. maddesinde, gerekse 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 25. maddesinde bir "hukuka uygunluk nedeni" olarak düzenlenmiştir. Meşru savunmanın şartlarına ilişkin olarak 765 ve 5237 sayılı Kanunlar arasındaki en önemli fark, "meşru savunma yoluyla korunan hakkın niteliğine" ilişkindir. Bunun dışındaki şartlar açısından her iki düzenleme ile yerleşik uygulamalar arasında ciddi bir fark bulunmamaktadır.
765 sayılı TCK"nun 49/2. maddesindeki düzenleme; "Gerek kendisinin, gerek başkasının nefsine veya ırzına vuku bulan haksız bir taarruzu filhal def’i zaruretinin bâis olduğu mecburiyetle işlenilen fiillerden dolayı faile ceza verilmez" şeklinde olup, anılan düzenleme ile meşru savunmanın, kişinin kendisinin veya başkasının sadece nefsine veya ırzına yönelik saldırılarda söz konusu olabileceği hüküm altına alınmıştır. Uygulamada en geniş yorumla maddenin "diğer kişilik haklarına yönelik saldırılarda" dahi uygulanabileceği kabul edilmiş ise de, mal varlığına yönelik saldırıları önlemek maksadıyla işlenen fiiller bu kapsamda değerlendirilmemiştir.
Buna karşılık, 5237 sayılı TCK"nun 25/1. maddesinde; "Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez" şeklinde daha geniş bir hükme yer verilmiştir. Anılan düzenlemeye göre, meşru müdafaanın kabulü için saldırının "korunmaya değer nitelikteki herhangi bir hakka yönelmiş olması" yeterli görülmüştür.
Gerek öğretide, gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı üzere; 765 sayılı TCK’nun 49/2 ve 5237 sayılı TCK’nun 25/1. maddelerinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle de eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
1- Saldırıya ilişkin şartlar:
a) Bir saldırı bulunmalıdır.
b) Bu saldırı haksız olmalıdır.
c) Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
d) Saldırı ile savunma eşzamanlı bulunmalıdır.
2- Savunmaya ilişkin şartlar:
a) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkanının bulunmamasıdır.
b) Savunma saldırana karşı olmalıdır.
c) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.
Savunmanın, meşru savunma şartlarının bulunduğu sırada başladığı, ancak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda, "sınırın aşılması" söz konusu olabilmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda, katılan sanıklar ... ve ..."nın saat 21.00 sıralarında, Salihler köyüne geldikleri ve sucuk pişirmek ve bira içmek için diğer katılan sanık ..."in özel mülkü olan araziye girip ateş yaktıkları, bu durumu gören ve arazinin içindeki evlerinde oturan katılan sanık ..."in "arazime girmeyin burası benim mülküm" şeklindeki uyarısına rağmen sanıkların araziden çıkmadıkları, katılan sanıklar ... ve ..."nın kendilerini uyaran, diğer katılan sanık ..."e birlikte "sen buraya bir gel seninle bi görüşelim" tarzında tehdit içeren sözler sarf ettikleri, bunun üzerine katılan sanık
..."in av tüfeği ile diğer katılan sanıklar ... ve ..."nın yanlarına gelerek araziden çıkmalarını sağlamak amacıyla iki el havaya ateş ettiği ve arazisinden çıkmaları konusunda katılan sanıklar ... ve ..."yı tehdit etmek şeklinde gerçekleşen eylemde,
Katılan sanıklar ... ve ..."nın başlamış ve devam eden katılan ..."in yaşama hakkına yada yakınlarına yönelik ciddi tehlike oluşturuacak bir saldırısı bulunmamaktadır. Katılan sanıklar ... ve ..."nın, kendilerine araziden çıkmaları konusunda yapılan uyarıyı dikkate almayıp, katılan sanık ..."in oturduğu eve yönelerek ancak eve çok yaklaşmadan, "gel gel bakalım, seninle görüşelim" şeklindeki sözler ve umursamaz tavırları sonrasında, katılan sanık ..."in havaya iki el ateş ettiği, katılan sanık ..."ın, niyeti, fiilin icra tarzı, ruh haline göre, ciddi ve muhakkak nitelikte bir saldırının söz konusu olmadığı, ancak katılan sanık ..."in kendi arazisinden çıkmayan sanıklar ... ve ..."ya duyduğu öfke ve kin duygusunun tatmin etmek amacıyla ateş etmesinin, meşru savunma sınırları içinde olmayıp haksız tahrik niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Katılan sanıklar ... ve ..."nın işledikleri ileri sürülen tehdit ve hakkı olmayan yere tecavüz suçlarından mahkemece beraat kararı verilmesi de dikkate alındığında, katılan sanık ..."e yönelik ciddi ve gerçekleşmesi muhakkak bir tehlikenin söz konusu olmadığı ve saldırı ile savunma arasında, makul seviyede bir oran bulunmadığı ve maddi olayda, katılan sanık ..."in eyleminin, TCK 106/2-a maddesinde yazılı tehdit suçunu tahrik altında, işlediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, katılan sanık ... hakkında, Çanakkale 2 Asliye Ceza Mahkemesinin 12/04/2012 tarih ve 2012/45 Esas ve 2012/310 Karar sayılı ilamıyla, TCK 106/2-a, 29, 62 md 10 Ay Hapis ve TCK 501/a md 6000 TL Adpc cezalandırılmasına ilişkin kararın onanması istemiyle, Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21/04/2016 gün ve 2014/1195 Esas, 2016/7967 Karar sayılı bozma kararına itiraz edilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21/04/2016 gün ve 2014/1195 Esas, 2016/7967 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Çanakkale 2 Asliye Ceza Mahkemesinin 12/04/2012 tarih ve 2012/45 Esas ve 2012/310 Karar sayılı ilamıyla, katılan sanık ... hakkında TCK 106/2-a, 29, 62 md 10 Ay Hapis ve TCK 501/a md 6000 TL Adpc cezalandırılmasına ilişkin kararın ONANMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi,
"Karar verilmesi itirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, tehdit suçundan sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararının bozulmasına dair, Dairemizin 21.04.2016 tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
Müştekilerin, sanığın evinin de bulunduğu araziye gece vakti izinsiz olarak girip piknik yapmak amacıyla ateş yaktıkları ve uyarıya rağmen çıkmak istememeleri üzerine sanığın av tüfeği ile havaya ateş ettiği olayda; sanığın evinin de bulunduğu arazisinin köyün dışında bulunması, olayın meydana geldiği saatin gece vakti (21:00 ) olması, olayın geçtiği yerin şehir aydınlatmasının dışında olması, sanığın eşinin el feneriyle müştekileri tanıması, sanığın ve eşinin müştekilere göre daha yaşlı olması, gece vakti ateş yakıp içki almaları, konuta 15 metre yaklaştıklarına dair beyan, sanığın müştekileri tanıması ve yakın durmaktan çekindiği kişiler olduğuna ilişkin beyanları; eve doğru gelmemeleri konusunda uyardığı halde müştekilerin eve doğru yürümeyi sürdürmeleri hususları birlikte değerlendirildiğinde, eylemin sanığın kedisine ve arazisine yönelik saldırıyı orantılı olarak defetmek amacıyla meşru savunma koşulları kapsamında gerçekleştirildiği anlaşıldığından;
Dairemizin 21.04.2016 gün ve 201195 Esas, 2016/7967 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 23.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.