Esas No: 2021/5983
Karar No: 2022/258
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5983 Esas 2022/258 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2021/5983 E. , 2022/258 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kayyım Atanması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı hazine tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, 3561 sayılı yasa gereği kayyım atanması istemine ilişkindir.
Somut olayda, mahkemece davanın reddine karar verilmesine dair ilk hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2017/7179 Esas, 2018/554 Karar sayılı ilamı ile tapu kaydında adı geçen ...: ... kızı, ...: ... kızı, İhsan: ... oğlu, ...: ... kızı, ...: ... Kızı, ...: ... kızı, ...: ... kızı, ...: ... kızı, ...: ... oğlu, Kamer:... kızı, ...:... oğlu, ..., ...: ... kızı ile dosyada mübrez veraset ilamlarına istinaden mirasçı oldukları belirtilen kişilerin aynı kişi olduğunun dosya kapsamından söylemek mümkün olmadığı, kayıt malikleri ile dosya arasında mevcut veraset ilamlarındaki mirasçı olarak görünen kişiler arasında irtibat kurulamadığından, davacı Hazine'nin talebinin kabulüne karar verilmesi yerine, davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığına işaret edilerek bozma kararı verildiği, mahkemece bozma sonrasında bozma kararına uyulmasına veya uyulmamasına dair bir karar verilmeksizin, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, bir davanın taraflarının o dava yönünden mahkemece hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usûlüne uygun şekilde oluşturulmuş kuşkuya yer vermeyecek açıklık taşıyan direnme ya da uyma kararının bulunması zorunludur.
6217 sayılı Kanun'un 30’ncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429 uncu maddesinin ikinci fıkrasında,, “…Mahkeme, temyiz edenden 434 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü öngörülmüştür.
Bu açık hüküm karşısında, mahkemece tarafların beyanlarının alınmasından sonra yapılacak iş, açıkça bozma nedenlerine uyulması ya da eski kararda direnilmesine dair ara kararı oluşturmak olmalıdır.
Ne var ki, mahkemece bu usul kuralı göz ardı edilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler ve somut olgular birlikte değerlendirildiğinde öncelikle dosyanın yeni bir esasa kaydedilmesi ve tarafların duruşmaya davet edilmesi, bozma kararına uyulup uyulmayacağına dair ara karar verilmesi ve ondan sonra sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, değinilen yol izlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına oy birliğiyle karar verildi 19.01.2022 (Çrş)
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.