3. Hukuk Dairesi 2017/5166 E. , 2019/2133 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... adresindeki binanın davalıyla arasında imzalanan 31/07/2008 tarihli kira sözleşmesi ile öğrenci yurdu olarak kiraya verildiğini, kira sözleşmesinin her yıl yenilendiğini, davalının tevdi mahalli tayin ettirmek suretiyle kira sözleşmesini tek taraflı ve haksız şekilde feshettiğini, davalının fesih bildiriminin ancak yeni kira dönemi sonunda geçerli olabileceğinden davalının 31/07/2013 dönemine kadar olan kiralardan sorumlu olduğunu, ayrıca kiralananın tahliyesinden sonra taşınmazda davalının meydana getirdiği kalıcı değişikliklerin onarılmayıp bırakılmasından zarar oluştuğunu, kiraya veremediğini, onarım için tadilatlara başladığını, belirterek; açıklama dilekçesinde; 2013 yılı Temmuz ayına kadar ödenmeyen kira alacakları, binanın aynı koşullarda kiraya verilmesi için geçecek 1,5 aylık tamirat süresindeki kira alacakları, bilirkişi tarafından yeniden kiraya verilene kadar geçecek süredeki kira alacakları, davalı tarafından yapılması gerekirken yapılmayan bina tadilat masrafı, açılan davalar nedeniyle ödenen harç ve yargılama giderleri ile ödenmesi gereken vekalet ücretlerinden kaynaklanan maddi zararlar toplam 105.527,60 TL maddi tazminat ile, 5.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının müvekkili kurumda mevcut adresine yazılı ve şifahi sözleşme bitim tarihinden önce anahtarların teslimi için yapılan ihtarlara rağmen davacının bir takim şartlar ileri sürerek taşınmazı teslim almamakta direndiğinden başvurdukları ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 02/04/2013 tarih ve 2013/16-19 Değ.İş sayılı ile tevdi mahalli tayin edilmesi üzerine binanın anahtarının 05/04/2013 tarihinde tutanakla teslim edildiğini, davacının kira bedeli alabilmek için anahtarları teslim almaya yanaşmadığının sabit olduğunu, oturulmayan boş bina için kira ödenmesinin mümkün olmadığını, davacının manevi tazminat isteyebilme şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tevdi mahalli tayin edilmesi üzerine binanın anahtarlarının 05/04/2013 tarihinde teslim edildiği, binanın tahliye işleminin böylece 05/04/2013 tarihinde tamamlanmakla kira döneminin 31/07/2013 tarihine kadar uzamış olduğu, kira sözleşmesinin 5. maddesinde tahliye için yıllık kira süresi sonundan bir ay öncesinden taraflarca aksine bir talep olmadığı takdirde kira sözleşmesinin birer yıl daha uzamış sayılacağı hükmünün bulunduğu, bilirkişi raporunda üç aylık tamir süresinden söz edilmiş ise de, davacı yanın bu konudaki talebinin 1,5 ay ile sınırlı olduğu, yine bilirkişi raporunda tamir/tadilat masrafı 36.212,90 TL olarak tesbit edilmiş ise de, davacı vekilinin tamir/tadilat masrafı olarak 33.949,60 TL talep ettiği gözetilerek, 33.949,60 TL tamirat masrafı ve (05/04/2013 - 31/07/2013 ayları arasında 4 ay için tamir ve mahrum kalınan kira tazminatı tutarı olarak) 28.800,00 TL olmak üzere toplam 62.749,60 TL.nın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Erken tahliye halinde kural olarak Türk Borçlar Kanununun 325. maddesine göre kiracı anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden, anahtar teslim tarihinden itibaren ise kiralananın aynı şartlarda kiraya verileceği makul süre kira bedeli ile sorumludur. Bununla birlikte Türk Borçlar Kanunu"nun 112. maddesi göndermesi ile aynı Kanunun 52. maddesi uyarınca, kiraya verenin bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapması gerekir. Bu durumda kiraya verenin zararı, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira bedelinden ibarettir.
Dosyanın incelenmesinde; alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın tamirat süresinin 3 ay, yeniden kiraya verilebilmesi için 5 aylık süre tespit edildiği, mahkemece 4 aylık tamir ve mahrum kalınan kira tazminatı tutarına hükmedildiği, davacı talebinde 1,5 ay tamirat süresi belirlemekle talebini sınırladığı, ancak yeniden kiraya verilmesi için gereken 5 aylık süre yönünden ise davalının sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece; davacının kiralanan taşınmazı yeniden kiraya verebilmesi için 5 aylık makul süre gerektiğinden, tamir süresi olarak 1,5 aylık talebiyle bağlı kalınmak suretiyle 2,5 aylık daha makul süre kira bedeline hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.