11. Hukuk Dairesi 2018/3804 E. , 2019/5413 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/01/2017 tarih ve 2014/257 E- 2017/18 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne-reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 17/05/2018 tarih ve 2017/1545 E- 2018/570 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, hem müvekkili şirketlerin hem de davalının inşaat sektöründe faaliyet gösterdiklerini, müvekkillerince, Yenimahalle ilçesinde Bağdat Caddesi ile Anadolu Bulvarının kesiştiği yerdeki arazide bir konut projesi yürütüldüğünü, davalının da aynı bölgede Park Avenue isimli bir proje yaptığını, bu projenin müvekkillerinin arazisinin arka kısmında yer alıp Bağdat Caddesi ile herhangi bir bağlantısının olmadığını, buna rağmen davalının tanıtım katologlarında ve internet sitesinde, söz konusu projesini müvekkilinin arazisinde gerçekleşiyormuş gibi gösterdiğini, bu şekilde yanıltıcı beyanda bulunduğunu, alıcıları yanılttığını, müvekkilinin müşteri kaybına ve zararına sebep olduğunu, davalının açıklanan eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve bu eylemlerin men’ine, oluşan maddi durumunun ortadan kaldırılmasına, kararın ilanına, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin Park Avenue isimli projeyi gerçekleştirdiğini, komşu parselde de davacıların yürüttüğü bir projenin bulunduğunu, müvekkilince kullanılan tanıtım dökümanlarında ve internet sitesinde, inşaatı yürüttüğü alanın daha görünür olması amacıyla büyütülüp bulunduğu alanda yükseltilerek projenin ön plana çıkartıldığını, bu eylemin haksız rekabet olmadığını nitekim katoloğun ilk sayfasında imar planındaki yerin tam anlamıyla gösterildiğini, yanıltıcı bilgi verilmemesi yönünde özenli davranıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı tarafından gerçekleştirilen projenin tanıtımı amacıyla hazırlanan katologda, davacıların haklarını ihlal edecek şekilde tanıtım yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, davalı tarafından hazırlanan katoloğun ilk sayfasında yer alan ve davalının yürüttüğü projenin yerini gösteren haritanın imar planı ve arazinin mevcut durumu ile uyumlu olmasına rağmen, aynı katoloğun 6. sayfasında yer alan ve uydu görüntüsü üzerinde bir takım yolların ve yerlerin gösterildiği krokide, bilirkişilerin görüşlerinin aksine davalıya ait projenin büyüklüğü ve konumunun olduğundan büyük ve davacının arazisini de işgal edecek şekilde gösterilmesiyle haksız rekabetin gerçekleştiği, katoloğu inceleyenler açısından yanıltıcı bilgi içerdiği, müşterilerin anlama kabiliyetlerinin araştırma yeteneklerinin kişiden kişiye göre değişecek subjektif bir durum olduğu, somut olayda, tanıtım katoloğunda açık şekilde ve somut bir biçimde davalının kendi projesini tanıtırken projesini abartılı bir şekilde gösterdiği, bu eylemi reklam tekniği olarak açıklamanın mümkün olmadığı, bir ürünün reklamı yapılırken başkasının hakkına tecavüz etmemenin ana ilke olduğu, ancak davacının maddi zarar iddiasını ispat edemediği gibi bu iddiaları ile ilgili delil dahi gösteremediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının katoloğunun 6. sayfasındaki tanıtıma ilişkin yayının haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile eylemin men"ine, haksız eylem teşkil eden katoloğun kaldırılmasına ve imhasına, hükmün ilanına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddinin gerektiği; davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden ise, ilk derece mahkemesi kararına esas alınan tanıtım kataloğunun 6. sayfasındaki krokide dosyadaki bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, projenin bulunduğu yerin google earth görüntüsü üzerine projenin değerine etki edebilecek hastane, alışveriş merkezi ve okul gibi yerlere olan mesafesinin gösterilmesi amacıyla projenin büyük ölçekli görüntüsünün konulduğu, projenin yeri olduğundan farklı gösterilmediği gibi yanıltıcı herhangi bir bilgi veya davacının aynı bölgede yürüttüğü konut projesi ile bağlantı kurmaya yarayacak herhangi bir bilgiye de yer verilmediği, kataloğun ilk sayfasında, projenin gerçekleştirildiği ada ve parsel numarasının doğru biçimde gösterildiği, anılan şekildeki gsterimin yanıltıcı bilgi ya da davacının aynı bölgede yürüttüğü projeden haksız yarar sağlanması anlamına gelmeyeceği, bu doğrultuda eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği de söylenemeyeceğinden ilk derece mahkemesince dava konusu eyleminin haksız rekabet oluşturmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/01/2017 tarih ve 2014/257 E. - 2017/18 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yönolmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı şirket vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 90,50 TL harcın temyiz eden davacı şirkete iadesine, 16/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.