1. Hukuk Dairesi 2018/3358 E. , 2020/6230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacının istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.11.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat .... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanları..."ın adına kayıtlı 2948 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümünü satış göstermek suretiyle davalı oğluna devrettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, murisin emekli olduğunu, taşınmaz satışına ihtiyacının bulunmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı 65.000 TL bedel karşılığında satın aldığını, taşınmazı alım gücünün bulunduğunu, murisin ölümüne kadar Düzce ili, Bağlık mevkii 390 nolu parselde bulunan evinde yaşadığını, son zamanlarında hastalandığını, yatalak duruma düştüğünü, masraflarının olduğunu, ölümünden 1 yıl önce ..."da bakım evine yerleştirildiğini, tüm masraflarını kendisinin karşıladığını, murisin başkaca taşınmazlarının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk dairesi 27.03.2018 tarihli ilamı ile, tarafların ortak murisinin dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak mirasçısından mal kaçırmak amacıyla davalıya devrettiği, satış işleminin bedel karşılığı yapılmadığı, gizli bağış niteliğinde olduğu gerekçesi ile HMK"nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1936 doğumlu mirasbırakan...’ın 03.03.2014 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızı Handan ile davalı oğlu Şadan’ı bıraktığı, murisin adına kayıtlı dava konusu 2948 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümünü 24.04.2007 tarihli satış işlemi ile davalı oğluna temlik ettiği, yine mirasbırakanın adına kayıtlı dava dışı 390 parsel sayılı, 5180 m2 yüzölçümlü, tarla ve ahşap ev vasıflı taşınmazdaki 2500/5180 payını da 03.05.2011 tarihinde satış yolu ile davacı kızı Handan’a devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; muris tarafından davalıya yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu hususunun HMK 190, TMK 6.maddeleri gereğince davacı tarafından usulünce ispat edilemediği, muris tarafından davalı ...’a devredilen 3 nolu bağımsız bölümün değerinin davacı ...’a devredilen dava dışı 390 parsel sayılı taşınmazdaki 2500/5180 payın değerinden daha düşük olduğu, mirasbırakanın aleyhine mal kaçırmak istediği mirasçısına taşınmaz devretmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı hususları dikkate alındığında, murisin mal kaçırma kastından bahsedilemeyeceği açıktır.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.