22. Hukuk Dairesi 2014/4945 E. , 2014/4563 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 03.03.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Ülkemizde bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla 4709 sayılı Kanununun 16. maddesi ile Anayasamızın 40. maddesine eklenen ikinci fıkraya göre “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır”. Böylece son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerinin belirtilmesi hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde kanun yolları ve süresinin belirtilmesi hükmün zorunlu unsuru olarak düzenlenmiştir.
Benzer düzenleme, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu"nun 34/2, 231/2. ve 232/6. maddelerinde bulunmaktadır. Hüküm veya kararlarda, başvurulacak kanun yolu, merci, süresi ve şeklinin hiçbir kuşkuya yer verilmeksizin belirtilmesi zorunluluğuna uyulmaması aynı Kanununun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedenidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 25.12.2012 tarih ve 2012/13-1300, 2012/1869 sayılı kararında da belirtildiği üzere hüküm ve kararlardaki kanun yolu bildiriminin; kanun yolu, mercii, şekli ve süresini de kapsaması zorunluluğu yanında, açıkça anlaşılabilir ve her türlü yanıltıcı ifadeden uzak olması gerekir. Kanun yolu süresinin bildirilmemesi ya da yanılgılı bildirilmesi halinde ilgili tarafı yanıltılmış olur.
Bu konuda belirtmek gerekir ki, “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ve “hâkim kanundaki süreleri değiştiremez” ilkelerinden hareketle kanun yoluna başvuran tarafın kanundaki süreyi bilmesi gerektiğinden söz edilerek hâkim tarafından kanun yoluna başvuru süresinin hatalı olarak uzun belirtilmesi halinde kanundaki süre geçtikten sonra yapılan başvurunun dinlenemeyeceği yönündeki düşünceye katılmak mümkün değildir. Bu görüş, kanunda kanun yollarına başvuru süresi belli olduğuna göre kararlarda başvuru sürelerinin hiç belirtilmesine gerek bulunmadığı gibi yanlış bir sonuca da götürebilir. Oysa, kanunda başvuru süreleri belirtildiği halde kararlarda kanun yollarına başvuru süresinin doğru bir şekilde belirtilmesi Anayasal bir zorunluluktur. Sürenin hiç gösterilmemesi veya ilgiliyi yanıltacak şekilde hatalı gösterilmesi aynı hukuki sonuca bağlanmalı, özetle hak arayan kişinin lehine yorumlanmalıdır.
Bu nedenle somut olayda davacının, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için mahkemeye süresinde müracaat ettiğinin kabulü gerekir. Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı olup, kararın bu gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum. 03.03.2014
KARŞI OY
Dosya kapsamına göre, İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin iş mahkemesi sıfatıyla baktığı ve yetkisizlik kararı verdiği davada, temyiz süresini onbeş gün olarak göstermesi ve kesinleşmesi üzerine onbeş gün içerisinde yetkili mahkemeye müracaat etmiş olması karşısında, iş mahkemesindeki temyiz süresinin hatalı gösterilmesinin tarafı yanıltmış olması ve hatalı gösterilen süreye uygun ve süresinde müracaat edilmiş olması karşısında davanın esastan incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yönünde isabet görülmediğinden onama görüşündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 03.03.2014