21. Hukuk Dairesi 2016/13746 E. , 2018/2522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davalı vekilinin tüm, davacılar vekilin ise aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, kazalı işçinin 21.07.2011 tarihinde yaşadığı iş kazası nedeniyle ölmesi üzerine hak sahipleri tarafından açılan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş ...için 63.475,88TL maddi, 50.000TL manevi; davacı çocuk ... ... için 16.755TL maddi, 20.000TL manevi; davacı anne ... için 10.000TL manevi; davacı baba Süleyman için 10.000TL manevi tazminata karar verilmiştir.
1-Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesi üzerine, davalıya ait iş yerinde çalışan davacılar murisinin 21.07.2011 tarihli iş kazası sebebiyle hayatını kaybettiği; SGK Başkanlığı"nın tahkikat evrakı üzerine olayın iş kazası mahiyetinde kabul edildiği; davalı işverenin %80, kazalı müteveffa işçinin %20 kusurlu oldukları; bilirkişi raporunda, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesi kapsamında ilk peşin sermaye değerli gelirlerin davalı kusuruna karşılık gelen miktarı ile maddi zarardan indirimin yapıldığı, bu kapsamda davacı eş ...için 76.925,35TL, davacı çocuk ... ... için 20.937,17TL bakiye maddi zararların hesaplandığı; Mahkeme tarafından ise iş kazası gelirlerinin tümüyle maddi zararlardan tenzil edildiği, yani davacı işveren kusurunun TBK m. 55 yönüyle dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komisyonu"nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır.” Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, Mahkeme tarafından, Kurum tarafından bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirlerin %80 davalı kusuruna isabet eden kısmı yerine tümüyle maddi zarardan tenzili edilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu açıklamalara aykırı olacak şekilde hüküm tesisi bozma sebebidir.
2-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak takdir edeceği tazminat tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacılardan çocuk . ... yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu ortadadır.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmelidir ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 19.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.