Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4527
Karar No: 2020/6286
Karar Tarihi: 26.11.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/4527 Esas 2020/6286 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, davalı oğlu İbrahim'in kendisine ve eşine ömür boyu bakacağını vaadederek dava konusu taşınmazın diğer davalı eşinin üzerine satışını sağladığını, sonradan da bakmayıp ortada bıraktığını ileri sürerek tapu iptali-tescile, aksi takdirde taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar ise bedeli ödenerek geçerli bir alım-satım işlemi yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Yerel mahkeme, davayı açılan nedenlere dayanak olmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Ancak Yerel Mahkemenin davanın nitelendirmesinde yanıldığı, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından belirtilmiştir. Davanın aldatma(hile) niteliğinde bulunduğu değerlendirilerek bir karar verilmesi gereklidir. Bu nedenle, davacının temyiz itirazı yerinde görülerek hüküm bozulmuştur. Kararda atıfta bulunulan kanun maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33., 371/a ve 373/1. maddeleridir.
1. Hukuk Dairesi         2018/4527 E.  ,  2020/6286 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, hasta olduğu ve ilaç kullandığı bir dönemde davalı oğlu İbrahim′in kendisine ve eşine ömür boyu bakacağını vaadederek ve baskı yaparak dava konusu taşınmazının diğer davalı eşinin üzerine satışını sağladığını, sonradan da bakmayıp ortada bıraktığını ileri sürmek suretiyle tapu iptali-tescile, aksi takdirde taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, bedeli ödenerek geçerli bir alım-satım işlemi yapıldığını, ölünceye kadar bakım aktinin söz konusu olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım aktine dayanılarak açılan davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine ilişkin olarak verilen yerel mahkeme kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince, davanın taraf muvazaasından kaynaklandığı, iddianın yazılı delille veya diğer kesin delillerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle esastan reddedilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Getirtilen kayıt ve belgelerden, dava konusu 6537 parsel(yenileme ile 397 ada 1 parsel) sayılı taşınmazın davacı ... adına kayıtlı iken, 07.12.2005 tarihli resmi akitte gelini olan davalı ...′a ″satış″ yoluyla devredildiği görülmektedir.
    Hemen belirtilmelidir ki, ″satış″ şeklinde yapılan bir işleme karşı ölünceye kadar bakma akti çerçevesinde bir değerlendirme yapılmasına olanak bulunmadığı tartışmasız olup, Yerel Mahkemenin davayı nitelendirmede yanılgıya düştüğü açıktır.
    Diğer taraftan, Bölge Adliye Mahkemesince de değinildiği gibi, hâkim davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi uyarınca, ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgular çerçevesinde hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyle ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir.
    Somut olayda, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu′nun 36.(818 sayılı Borçlar Kanunu"nun (BK) 28.) maddesinde düzenlenen ″aldatma(hile)″ hukuksal nedenine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan ″taraf muvazaası″ nitelendirmesinin de isabetli olduğu söylenemez.
    Bilindiği üzere, aldatma(hile) genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri diğer tarafın ya da üçüncü bir kişinin kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, aldatma(hile) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Hal böyle olunca, davanın ″aldatma(hile)″ niteliğinde bulunduğu gözetilerek değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı nitelendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerinde görüldüğünden, kabulüyle hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi