8. Hukuk Dairesi 2017/13031 E. , 2017/10817 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3. kişi vekilinin, asıl dosyada alacaklı....ne, birleşen dosyada alacaklı ..."ne yönelttiği dava, İİK"nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin olup birleşen dosyada, davalı alacaklı .... vekili süresi içerisinde 3. kişiye karşı tasarrufun iptali davası açmıştır. Mahkemece; davacının 16/04/2013 tarihinde noter sözleşmesi ile fabrikanın makinelerini devraldığı, fakat keşif tarihi olan 21/05/2014 tarihinde dahi fabrikanın faal durumda olmadığı, bakımsız durumda olduğunun tespit edildiği, geçen sürenin fabrikanın çalıştırılabilir hale getirilmesi için yeterli olduğu, hem bedel açısından hem de fabrikanın niteliği açısından böyle bir devir durumunda fabrikanın atıl bırakılmasının ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı, 3.kişinin, borçlu şirket yetkilisi ...boşandığı eşi olan .... kardeşi olduğu, 3.kişinin ise bireysel olarak vergi kaydı olmadığı gibi, ortağı olduğu....de faaliyet alanının un fabrikası ile alakalı olmadığı gerekçesi ile asıl ve birleşen dosyada davacı 3.kişinin davalarının reddine; birleşen dosyada, borcun ödenmiş olması nedeni ile karşı davacının davadan vazgeçtiği gerekçesiyle karşı davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen dosyada davacı 3. kişi vekili ile borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dosyaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan davacı 3. kişi vekilinin tüm, davalı borçlunun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı borçlu vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Yargıtay’ın ve Dairemiz"in istikrar kazanan uygulamasına göre; borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise veya duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesi gerekli değildir. Somut olayda borçluya İİK"nun 103. maddesine göre davetiye tebliğ edilmiş olup borçlu hacizden haberdar edilmiş, borçlu 3.kişinin istihkak iddiasına itiraz etmemiştir. O halde, borçlunun, davacı 3.kişi ...’nun istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenmiş olduğundan borçlunun davaya dahili gerekli değildir. Mahkemenin borçlu ile ilgili açıkladığı gerekçe bu nedenlerle yerindedir. Ne var ki; davada husumet ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir
O halde Mahkemece,dava dilekçesinde, davalı olarak gösterilen borçlu hakkında taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan davanın reddi ile karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7/2. maddesinde; "... (2) Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur..,“ düzenlemesi nazara alınarak davalı borçlu lehine vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Birleşen dosyaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-Alacaklı vekili 20.6.2014 tarihinde sunduğu dilekçe ile takibe konu borcu haricen tahsil ettiklerini bildirmiştir.
Bu bilgilere göre, istihkak davasının konusuz kaldığının kabulü gerekir. Bu sebeple, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek ve yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de, 6100 sayılı HMK"nun 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderleri takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
2-Davalı borçlu vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Yargıtay’ın ve Dairemiz"in istikrar kazanan uygulamasına göre; borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise veya duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesi gerekli değildir. Somut olayda,borçlu 3.kişinin istihkak iddiasını kabul etmiştir. O halde, borçlunun, davacı 3.kişi ...’nun istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenmiş olduğundan borçlunun davaya dahili gerekli değildir. Mahkemenin borçlu ile ilgili açıkladığı gerekçesi de bu nedenlerle yerindedir. Ne var ki; davada husumet ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir
O halde Mahkemece,dava dilekçesinde, davalı olarak gösterilen borçlu hakkında taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan davanın reddi ile karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7/2. maddesinde; "... (2) Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısımının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur..,“ düzenlemesi nazara alınarak davalı borçlu lehine vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Asıl dosya için yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin tüm, davalı borçlunun sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı borçlunun temyiz itirazlarının kabulüne; birleşen dosya için yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin ve borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı borçlunun vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nun 366. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 14.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.