3. Hukuk Dairesi 2018/727 E. , 2019/2337 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; babasının ortağı olduğu... Ürünler Ltd Şti. ile davalının sahibi olduğu ... Ltd Şti. arasında ticari işten kaynaklı açık hesap borcunun ödenmesi amacıyla 31.12.2007 tarihinde kendi hesabından davalı Seraccettin Güllüoğlu" nun hesabına ödeme yapıldığını, bu ödemenin babasının ortak olduğu şirketin borcu için yapıldığını, ancak bu ödemeye rağmen davalının sahibi olduğu ... Ltd Şti. tarafından ilamsız takip yapıldığını, itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında bu ödemenin dikkate alınmadığını ve icra takibine konu borcun ödendiğini, davalı ... ile aralarında alacak borç ilişkisi bulunmadığını, şirket borcu için 31.12.2007 tarihinde yapılan ödemenin sebepsiz kaldığını ve davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek ödenen bedelin iadesini talep etmiştir.
Davalı, davanın zaman aşımına uğradığını, mahkemenin görevsiz olduğunu, yapılan ödemenin şirketle ilgili olmayıp davacı tarafın elden almış olduğu borcun iadesine ilişkin olduğunu, bu durumun aksini davacının ispat etmesi gerektiğini, bu itirazların tümünün ... 8. Sulh Hukuk Mahkemesince değerlendirilip reddedildiğini, bu anlamda kesin hüküm itirazını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı ... tarafından 31/12/2007 tarihinde yapılan 7.000,00 TL bedelli ödemenin, ..."na ait 0562900 nolu hesabına gönderildiği, davalı tarafından davacıya bu paranın iade edilmediği, şirket hesaplarına da davalı tarafından kaydedilmediği, bu paranın davalı tarafından elden davacı ..."e iade edildiğinin ispatlanamadığı, ..."in davalıya herhangi bir borcunun bulunduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı, taraflar arasında şahsi herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı gerekçesiyle davasının kabulüne, 7.000,00 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada, davacı tarafından davalıya havale yoluyla gönderilen paranın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre tahsili talep edilmektedir.
Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.
İspat yükünün açıklanması noktasında vasıflı ikrardan da söz edilmesi gerekmektedir. Vasıflı ikrarda, karşı tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğu fakat, bunun hukuki niteliğinin (vasfının) iddia edildiğinden başka olduğu bildirilir. Hukukumuzda vasıflı ikrarın bölünemeyeceği, yani vasıflı ikrarın ikrar eden aleyhine delil teşkil etmeyeceği, bilakis o vakıayı ileri sürenin onu ispat etmesi gerektiği kabul edilmektedir. Vasıflı ikrarda ispat yükü (6100 sayılı HMK md.190-TMK md. 6 ) vakıayı ileri süren tarafta olup, o vakıayı vasıflı olarak ikrar eden (gerekçeli olarak inkar eden) tarafta değildir.
Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu"nun 555. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe (tıpkı onun özel biçimlerinden biri niteliğindeki çek gibi), bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (Havale kavramı hakkında geniş bilgi için bkz: Prof. Dr. Arif B.Kocaman. Türk Borçlar Hukukunda Havale, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, ... 2001; Yargıtay’ın bu konudaki uygulamasına örnek olarak: 11.Hukuk Dairesi’nin 28.9.1992 gün ve 1991/1956- 1992/9316 sayılı kararı).
Somut olayda davacı, 31.12.2007 tarihinde davalının hesabına yapılan 7.000,00 TL ödemenin, babasının ortak olduğu... Ürünler Ltd Şti.nin borcu nedeni ile, davalının sahibi olduğu ... Ltd Şti.ye olan yapıldığını, davalı ile aralarında hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını iddia etmiş, davalı ise davacının 31.12.2007 tarihinde yaptığı ödemenin elden verilen borcun iadesine ilişkin olduğunu ileri sürmüştür. Davaya dayanak yapılan dekontun açıklama kısmında herhangi bir açıklama da görülmemiştir. Davalı tarafça davaya konu edilen bedelin davacı ile aralarındaki başka bir ilişki için gönderildiği belirtilmekle, somut olayda vasıflı ikrarın bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ispat yükünün... Ürünler Ltd Ştinin borcu nedeni ile gönderildiğini iddia eden davacı tarafta olduğu kuşkusuzdur.
O halde mahkemece; dava konusu bedelin ... Ürünler Ltd Ştinin borcu nedeniyle gönderilen borç ödemesi olduğuna dair ispat yükünün davacıda olduğu ve yasal delillerle ispat edemediği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.