4. Hukuk Dairesi 2016/7403 E. , 2018/4296 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
BİRLEŞEN DAVA : Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/50 esas sayılı dosyası
BİRLEŞEN DAVADA
BİRLEŞEN DAVA : Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/50 esas sayılı dosyası
BİRLEŞEN DAVADA
ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARDA
DAVALILAR : 1-... vekili Avukat ... 2-... vekili Avukat ... 3-... 4-...
Asıl ve birleşen dava davacıları ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, asıl ve birleşen dava davalıları ... ve diğerleri aleyhine 15/02/2011 gününde verdiği dilekçeler ile iftira ve hakaret nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davalarda davalı ... yönünden davaların kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden davaların reddine dair verilen 21/01/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ile davalılardan ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre asıl ve birleşen davalarda davacıların ve davalı ...’ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Asıl ve birleşen davalarda davacıların; davalılar ..., ... ve ...’a yönelik diğer temyiz itirazına gelince;
Asıl ve birleşen davalar, iftira ve kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret eylemleri nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davaların davalısı ... yönünden davaların kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili; müvekkilleri ...’in Uşak Emniyet Müdürü, Mustafa Yılmaz Baytun’un Uşak Emniyet Müdürlüğü’nde Asayiş Şube Müdürü, Ahmet Genç’in Uşak Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak görev yapmaktayken, İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatları gereğince Uşak Emniyet Müdürlüğü tarafından Uşak ili Sivaslı ilçesinde 2008-2009 yılları
./..
-2-
arasında operasyon gerçekleştirdiklerini, yapılan soruşturma sonununda dava dışı bir kısım şüpheliler ile birlikte davalılardan ... hakkında İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldığını, operasyonun yerel basında haber yapıldığını, bu süreçte müvekkillerine yönelik iftira ve hakaret içeren 9 sayfadan oluşan ve pek çok kamu kurum ve kuruluşuna ve çeşitli kişilere gönderilen isimsiz bir mektubun davalı ... tarafından hazırlanıp çoğaltılarak, Şanlıurfa’dan Abdullah Konur takma ismiyle diğer davalı ...’a gönderildiğini, bu davalının da mektupları diğer davalılara Uşak’ta postaya verilmek üzere teslim ettiğini, davalılar hakkında eylemleri nedeniyle ceza davasının açılmış olduğunu belirterek, müvekkillerinin uğradığı manevi zararların tazmini isteminde bulunmuştur.
Asıl ve birleşen davalarda davalı ... vekili, müvekkilinin Sivaslı ilçesi Özel İdare Müdür vekili olarak görev yaptığını, Kaymakam ...’ın mesleğine duymuş olduğu saygı ve güven nedeniyle kendisine gönderilen ve ne yazdığını bilmediği mektupların iyiniyetli bir şekilde postaya verilmesini sağladığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Asıl ve birleşen davalarda davalı ... vekili; müvekkili hakkında davacıların yürüttükleri soruşturmada yanlı davranışlarda bulunduklarını, hakkında İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada beraat kararı verildiğini, iddia edilen mektubu müvekkilinin yazdığının kabulü anlamına gelmemekle haksız ve dayanaksız soruşturma nedeniyle müvekkili hakkında dava açılıp yargılanmasına neden olan davacıların kusurlu olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Asıl ve birleşen davalarda diğer davalılar ise cevap dilekçesi sunmamışlar, duruşmada alınan beyanlarında davaları kabul etmediklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece, davacılara yönelik küçük düşürücü ifadeler ve görevlerinin gereklerine aykırı hareket ettiklerine dair isnatlar içeren mektupları davalılardan ...’ın gönderdiğinin sabit olduğu, mektupları postaya verme işlemini gerçekleştiren diğer davalıların mektup içeriklerinden haberdar olduklarına dair bir delil bulunmadığı, ceza dosyasında da bu yönde delil elde edilemediğinden beraatlerine karar verildiği, davalı ... dışındaki diğer davalıların oluşan zarardan sorumlu tutulamayacakları gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların davalı ... yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar ..., ..., ... yönünden reddine karar verilmiştir.
Davalı ...’ın sanık olarak iftira ve kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret suçlarından ve diğer davalıların ise bu suçlara yardım etmek suretiyle iştirak suçlarından yargılandıkları Uşak 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19/01/2012 gün, 2010/537 esas, 2012/32 karar sayılı kararının incelenmesinde; davaya konu 15 adet isimsiz mektubun o tarihte Şanlıurfa Vali Yardımcılığı görevini yürüten sanık ... tarafından Şanlıurfa’dan Abdullah Konur takma ismiyle Sivaslı ilçesinde Özel İdare Müdür vekili olarak görev yapan ...’a gönderildiği, ..., ... ve ...’ın Uşak’ta bir pastanede buluşarak APS gönderi formlarını düzenleyerek zarfları hazırladıkları, sanık ...’ın mektupları kendisinin göndermediğini savunduğu, ancak diğer sanıkların savunmalarında mektupların içeriğini bilmediklerini, ... ile birlikte çalışmalarının verdiği güven ve haksızlığa uğradığı inancıyla hareket ettiklerini ve mektupları ...’ın gönderdiğini ifade ettikleri, mektupların ... tarafından gönderildiğinin sabit olduğu, diğer sanıkların mektup içeriklerini bildiklerine dair delil bulunmadığı ve sanık ... ile öncesinde yaptıkları görev nedeniyle tanıştıkları, ikna
./..
-3-
edici konuşmaları çerçevesinde savunmaya yönelik olduğunu düşündükleri mektupları çeşitli kamu kuruluşlarına, yetkili kişilere ve milletvekillerine göndermelerinin tek başına suça iştirak kastıyla hareket ettikleri şeklinde yorumlanamayacağı gerekçesiyle, sanık ...’ın üzerine atılı iftira ve kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçlarından mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, diğer sanıklar ..., ... ve Ferah Vural’ın ise üzerlerine atılı yardım etmek suretiyle iftira ve hakaret suçlarına iştirak suçlarını işlediklerine dair delil elde edilemediğinden ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, katılanlar vekilinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazının reddedildiği, beraat kararlarının ise Yargıtay 16. Ceza Dairesince onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK"nın 74. maddesi (818 sayılı BK"nın 53. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine” dayanan beraat kararı hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa, bu karar hukuk hakimi için de bağlayıcı olacaktır.
Dosyanın incelenmesinde; asıl ve birleşen davanın davalıları ..., ... ve ...’ın ceza dosyasındaki savunmalarında, görev yaptığı dönemden tanıdıkları ve hakkında soruşturma yürütüldüğünü bildikleri ...’ın haksızlığa uğradığına inandıkları için, savunmasına yardımcı olmak amacıyla ...’ın kapalı zarf içerisinde gönderdiği mektupları postaya verdiklerini, zarfların içinde savunması olduğunu düşündüklerini beyan ettikleri, ancak 15 adet isimsiz mektubun çeşitli kurum ve kuruluşlara, milletvekillerine hatta davalı ...’ın kendisine dahi gönderildiği, hakkında o tarihte soruşturma bulunduğu ileri sürülen ...’ın savunmasına yönelik dilekçeleri adli mercilere ve diğer makamlara kendisi gönderebilecekken, davalılar kanalıyla göndermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı ...’a Şanlurfa’dan postayla Abdullah Konur sahte ismiyle gönderilen mektupların Sivaslı ilçesinden değil diğer davalılarla birlikte Uşak merkezden bir pazar günü yine Abdullah Konur sahte ismiyle postaya verilmesinin dikkat çekici olduğu, zarfların üzerlerinin davalı ... tarafından değil diğer davalılar tarafından yazıldığı, Ramazan’ın zarfları hazırladıkları kafeye yapıştırıcı alarak geldiği, ceza davasındaki savunmasında zamanının olmaması nedeniyle Feriha’dan yardım istediğini ileri süren Ramazan’ın, bu savunmasıyla çelişki oluşturacak şekilde diğer davalıları alarak kendi arabasıyla Uşak’a getirdiği, PTT kamerasında görüntülenmemek için postanenin dışında beklediği, çıkışta yine davalıları alarak kendi arabasıyla Sivaslı ilçesine getirdiği hususları ile mektupların postaya verilmesinden önce ve sonra davalıların ...’la yaptıkları tespit edilen ve kendi kabullerinde de olan telefon görüşmelerinin birlikte değerlendirilmesinde; davalıların ...’ın talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, davalıların savunmaları ve olayın oluş biçimi dikkate alındığında, davalılar ..., ... ve ...’ın diğer davalı ... ile birlikte haksız eylemi gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır.
Şu halde, bu davalılar yönünden de davacılar yararına somut olaya uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
./..
-4-
3-Asıl ve birleşen davalarda davalı ...’ın diğer temyiz itirazına gelince;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi (818 sayılı BK 49. maddesi) hükmüne göre, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4.maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan olayda; olay tarihi, olayın oluş şekli, tarafların konumu ve yukarıdaki ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, hükmedilen manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle asıl ve birleşen davaların davacıları yararına, yukarıda (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle asıl ve birleşen davaların davalısı ... yararına BOZULMASINA, asıl ve birleşen davaların davacılarının ve asıl ve birleşen davaların davalısı ...’ın diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacı ile davalılardan ..."dan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 21/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.