3. Hukuk Dairesi 2017/15945 E. , 2019/2341 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı ... şirketi tarafından D/03474578 numaralı 28/10/2009 ilk okuma, 17/09/2012 son okuma tarihli bir fatura tahakkuk ettirdiğini, faturanın takibe konu yapıldığını, bu borcun tarafından ödendiğini, ancak borç ödendikten sonra davalı tarafından yine aynı dönem için D/04047572 numaralı 15.784,00 TL bedelli mükerrer bir faturanın daha tahakkuk ettirildiğini ve tahsili için ... 13 İcra Müdürlüğünün 2012/3808 esas sayılı dosyası ile icra takibinin yapıldığını, takibe itiraz edildiğini, elektriğin kesilmemesi için bu davayı açmak zorunda kaldığını belirterek ... 13. İcra Müdürlüğünün 2012/3808 esas sayılı dosyasına konu borçtan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, ticaret mahkemesinin görevli olduğunu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, zira davacının anonim şirket olduğunu, yapılan tahakkukun daha önce ödenen fatura ile bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davacının ... 13. İcra Dairesinin 2012/3808 Esas sayılı takip dosyasında, takibe konu D/04047572 nolu fatura nedeniyle 8.248,58 TL borçlu olduğunun tespitine, karar verilmiş, hüküm davalı ve katılma yolu ile davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin incelenmesinde;
Davacı vekili, davalı vekilinin temyiz dilekçesine karşı düzenlediği temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürmüşse de söz konusu dilekçenin HUMK" un 433.maddesinde öngörülen on günlük yasal süre içerisinde mahkemeye verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava; mükerrer elektrik tüketim faturasının düzenlendiği iddiasına dayanılarak açılan menfi tespit davasıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinden; davacı abonenin yanmış olması nedeni ile sayacının 17.07.2009 tarihinde değiştirildiği, sayaçta yapılan incelemede 21.11.2008 ile 17.07.2009 tarihlerindeki endeksin aynı olduğu yani sayacın tüketim kaydetmediğinin belirlendiği, bu nedenle davalı şirket tarafından kıyas tahakkuku işleminin yapıldığı, fakat kıyas tahakkuk hesabının eksik yapılması nedeni ile davacı aboneye fark kıyas tahakkuk faturasının gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, davacının sorumlu olduğu elektrik tüketim bedelinin belirlenmesi amacıyla elektrik mühendisinden alınan 16.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacının sayacının arızalanması nedeni ile davalı tarafından kıyas hesaplamalarının yapıldığı, yönetmeliğin 20.maddesinde göre yapılacak fark tahakkuku hesabına göre, dava konusu faturanın 14.422,96 TL olması gerektiği görüşü bildirilmiştir. Davacı ve davalı tarafça rapora itiraz edilmesi üzerine mahkemece yeni bir bilirkişiden rapor alınmış; elektrik mühendisinden alınan 13.10.2015 tarihli raporda; mükerrer fatura olmadığını, davalı şirket tarafından kıyas hesaplaması yapıldığını, 19.maddeye göre; tüketicinin kusuru dışında tüketim kaydedilmemesi nedeni ile aynı döneme denk gelen geçmiş tüketimlerin dikkate alınarak kıyas işleminin yapılması gerektiğini, kurumca hatalı dönemlerin ihtilafsız dönem olarak esas alındığını, yapılan fatura hesabına göre davacının 8.248,58 TL borçlu olduğunun hesaplandığı belirtilmiştir.
Yargılama sırasında alınan raporlarda, tahakkuk isteminin, davacının mükerrer fatura tahakkuk ettirildiği iddiasının aksine sayacın tüketim kaydetmemesi nedeni ile davalı ... şirketince kıyas hesabı yapılmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Ne var ki, alınan raporlarda hesaplama yöntemleri değişkenlik gösterdiği gibi davacının borçlu olduğu tüketim miktarı da farklı bulunmuştur. Davacı ve davalı tarafından rapordaki hesaplama kabul edilmeyerek yeniden rapor alınması yönünde bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, mahkemece son alınan 13.10.2015 tarihli rapora itibar ederek karar verilmiştir. Mahkemece, her iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden ileri sürülen itirazlar da karşılanmadan hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla mahkemece, alanında uzman ayrı bir üçlü bilirkişi heyetinden Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplamayı içerir, her iki rapor arasındaki çelişkileri giderir, ileri sürülen itirazları da karşılar nitelik ve nicelikte rapor alınması suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince davalı vekili yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.