3. Hukuk Dairesi 2017/6166 E. , 2019/2347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davalı tarafından ... 9. İcra Müdürlüğünün 2010/3784 sayılı takip dosyasıyla kira alacağı nedeniyle icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası açıldığını ve mahkemece davanın kısmen kabulü ile takibin devamına karar verildiğini, bu karar üzerine haciz ve muhafaza işlemine devam edildiğini, bu kapsamda haczedilen malların muhafazası işlemi sırasında borcun ödeneceğinin taahhüt edildiğini ve süre dolmadan davalının vekiline ödeme yapılarak davalının vekilinden 24/12/2012 tarihli ibra tutanağı alındığını, ancak araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmadığını, davalı alacaklı vekiline 13.500,00 TL ve 7.700,00 TL olmak üzere toplam 21.200,00 TL ödeme yapıldığını ve bu ödemeler neticesinde alacaklı tarafça ibra edildiklerini, davalı alacaklıya herhangi bir borçlarının kalmadığını belirterek davalı alacaklıya karşı borçlu olmadıklarının tespiti ile ... 9. İcra Müdürlüğünün 2010/3784 sayılı takip dosyasının infaz kaydıyla kapatılmasına, haksız ve kötü niyetli davanın alacağın % 20"sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, davacıların zor durumda olduklarını beyan etmeleri üzerine davacılara icra dosyasındaki kapak hesabı dikkate alınmadan toplam 13.500,00 TL ödenmesi halinde borçtan ibra edileceğinin bildirildiğini, davacılar tarafından 13.500,00 ödeme yapıldığını ve borçluya ibraname tutanağının verildiğini, ancak davacıların kötüniyetli olarak davalı hakkında iki aylık kira bedeli ve depozito bedeli için takibe giriştiklerini, bu nedenle davaya konu takipte fekke icazet verilmediğini, toplamda 13.500 TL ödeme yapıldığını, davacıların ısrarlı talebi ile ibraya ilişkin tutanak düzenlendiğini, ibralaşmanın karşılıklı olduğunu, davacının da depozito alacağını ve tüm alacaklarını kapsadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacılar tarafından davalı tarafa 13.500,00 TL ödeme yapıldığı ve ibraname alındığı, ibranamede davacıların başkaca bir borçlarının kalmadığı, icra takibine konu borcun tamamının tahsil edildiği hususunda her hangi bir açıklık olmadığı, bu konuda davalıya yemin hakkının hatırlatıldığı, davalı tarafından yemin teklifi etmemesi üzerine davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davalı kiraya veren tarafından alacaklı sıfatı ile 22.01.2010 tarihinde ödenmeyen kira bedelleri nedeni ile davalı kiracı hakkında toplam 6.076,00 TL alacak istemli icra takibi başlatıldığı, 05.09.2012 tarihinde yapılan icra takibi kapak hesabına göre borcun 22.589,87 TL olduğu anlaşılmıştır. Davacılar, davalı vekiline toplamda 22.500,00 TL ödeme yapıldığını ve davalı vekili tarafından ibra edildiklerine dair 24.12.2012 tarihli tutanak verildiğini belirterek icra takibinden borçlu olmadıklarını iddia etmişlerdir. Davalı ise, davacıların 13.500,00 TL ödeme yaparak ibra edildiğini kabul etmiş, fakat kötüniyetli olarak depozito alacağı için takip yapıldığını savunmuştur. Uyuşmazlık, davalı vekili tarafından 24.12.2012 tarihinde davacılara verilen tutanaktaki ibra hükümlerinin hangi borçları kapsadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Borçlar Kanunu"nun 132. maddesinde düzenlenen ibra, borçluyu borcu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır. TBK"nın 132.maddesinde, “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle borcu tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” denilmiştir.
İbra ile, borcun ne miktarda ibra edildiği bir yorum meselesidir. Aksi anlaşılmadıkça, ibra borcun tamamı için yapılmıştır. ( Oğuzman, M.Kemal/ Öz, Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: 1, ...- 2012, s. 544- 548.)
Dosyanın içerisindeki bilgi ve belgelerin tetkikinden, davalı vekili tarafından davacıya verilen 24.12.2012 tarihli tutanakta açıkça “Kira alacağı sebebiyle borçlu ... ve ... aleyhinde ... 9.İcra Müdürlüğünde (2010/3784) başlatılmış olan icra takibi sebebi ile bakiye alacağımız 7.700,00 TL"yi elden aldım. İş bu takip sebebi ile borçlulardan başkaca hiçbir hak ve alacağımız kalmamıştır. Kendilerini ibra ediyoruz.” şeklinde belirtildiği anlaşılmıştır. Davacıların ibra edildiğine dair tutanak davalının kabulünde olduğuna göre, 24.12.2012 tarihli tutanakta yer alan ibra hükümlerinin tarafları bağlayacağı hususu açıktır. Kaldı ki, hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi esas olup taraflar serbest iradeleri ile oluşturdukları ibra hükümleri ile bağlıdır.
Bu nedenlerle mahkemece, 24.12.2012 tarihli tutanakta yer alan ibra hükümleri gereğince davacıların ... 9.İcra Müdürlüğü"nün 2010/3784 Esas sayılı dosyasındaki borçlarının sona ermesi nedeni ile davanın kabulü gerekirken, mahkemece tutanakta davacıların tüm alacaklar yönünden ibra edildiğine dair hükmün yer almadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK"un 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.