1. Hukuk Dairesi 2019/3924 E. , 2020/6335 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ...’nun 878 parsel sayılı taşınmazdaki 401 numaralı bağımsız bölümünü intifa hakkını üzerinde bırakarak davalı oğlu ...’a temlik ettiğini, annesi ölünce de babası lehine intifa hakkı tesis edildiğini, işlemin mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu ileri sürerek tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın kooperatiften satın alındığını, bedelin 1/3"ünün mirasbırakan tarafından ödendiğini, daha sonra taksitlerin ödenememesi nedeniyle icra takibi yapıldığını, askere gitmeden önce aldığı tazminat ile borcun bir kısmını ödediğini, askerden döndükten sonra da işvereninden toplu para alıp 1.5 yıl sigortasız çalıştığını ve borcun kalanını ödediğini, davacının 18 yaşında evlendiğini, babasının da emekli olduktan sonra taksisini satıp kocasının iş yapması için parasını davacıya verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nun 878 parsel sayılı taşınmazdaki 401 numaralı bağımsız bölümünü 11.08.2010 tarihinde davalı oğlu ...’a satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın 28.12.2011 tarihinde öldüğü geriye mirasçı olarak kendisinden sonra ölen eşi ile müşterek çocukları ... ve ...’ın kaldığı, ayrıca davalı ...’ın 01.07.2010 tarihinde Kiptaş ... Konut İmar ... Turizm Ulaşım Sanayi ve Ticaret AŞ’den 19 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümü satın aldığı ve anılan taşınmazı 16.07.2010 tarihinde dava dışı ...’ya sattığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nin 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
Somut olayda; niteliği gereği taraflarca getirilme ilkesine tabi olan davada, davacının tek tanığı, aynı zamanda ortak tanık olan Saadet; dava konusu taşınmazın kooperatife olan borçlarının ödenememesi nedeniyle taşınmaza haciz konulduğu, bu haczin davalı tarafından gönderilen para ile kaldırıldığı, mirasbırakanın bu nedenle taşınmazı davalıya temlik ettiği yönünde beyanda bulunmuştur. Ayrıca, davacı taraf mirasbırakanın kendisinden mal kaçırmasını gerektiren bir nedenin varlığı konusunda somut bir olgu da ortaya koyamamıştır. Dolayısıyla, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile temliki yaptığı iddiası yukarıdaki ilkeler uyarınca davacı tarafından ispat edilememiştir. Öte yandan, bedeller arasındaki fark da tek başına muvazaanın kanıtı değildir.
Hal böyle olunca, davacının iddialarını HMK’nin 190. ve TMK’nin 6. maddeleri uyarınca kanıtlayamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesi, 30/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.