21. Hukuk Dairesi 2016/16440 E. , 2018/2614 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Asıl ve birleşen davaların davacısı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle hükme esas alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunun olay ve oluşa uygun olduğunun anlaşılmasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı temyizine gelince;
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş gücü kaybına uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, dava dilekçesinin sadece işverene yöneltildiği anlaşılmakla işverenin istihdam ettiği kişinin kusuruna isabet eden zarardan sorumlu olmayacağının kabulüyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; iş kazası sonucu sigortalının % 10,1 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, mahkemece hükme esas alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde işveren davalı şirketin % 80, dava dışı gerçek kişinin % 10, kazalı sigortalının da % 10 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu müteselsil sorumluluğa ilişkin yeni düzenlemeler getirmiştir. Kural olarak eksik teselsülden vazgeçilmiş, tam teselsül esası kabul edilmiştir. Şüphesiz Türk Borçlar Kanununun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlük tarihinden sonra meydana gelecek iş kazaları bakımından söz konusu olacaktır.
6098 sayılı Kanunun 162. maddesinde müteselsil borçluluk tanımlanmıştır. Madde hükmüne göre; "Birden çok boçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar. Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hallerde doğar."
Haksız fiillerden doğan borç ilişkilerini düzenleyen 6098 sayılı Kanunun 61. maddesine göre; "Birden çok kişi, birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli nedenlerle sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Bu madde gereğince, iş kazalarından kaynaklanan bedensel zararlar veya destek zararları bakımından müteselsil sorumluluk söz konusu olmaktadır. Aynı Kanunun 163. madde hükmüne göre "Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse boçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder. "
Somut olayda; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun yürürlük tarihinden sonra 02.05.2013 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalının seçimlik hakkını kullanarak davalı işveren aleyhine müteselsil sorumluluk esasına dayanarak maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğunun kabulü ile davalı işverenin 25.01.2016 tarihli hesaba ilişkin bilirkişi raporunda belirlenen 67.301,71 TL maddi tazminattan sorumluluğu yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yukarıda belirtilen husular göz ardı edilerek dava dışı gerçek kişinin kusurunun bu tutardan dışlanması suretiyle sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 20.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.