Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3113
Karar No: 2020/6337
Karar Tarihi: 30.11.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/3113 Esas 2020/6337 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonucunda, yerel mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Ancak, vekalet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalıların istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tapu iptali-tescil yönünden davanın kabulüne hükmetmiştir. Dosya incelendiğinde, davacının davalıyı vekil tayin ettiği ve taşınmazın satıldığı anlaşılmaktadır. Vekilin borçları, vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. Borçlar Kanunu'na göre, vekil üstlendiği iş ve hizmetleri vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekâlet anlaşmasında vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmazsa, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. Sözleşmede dahi olsa, vekilin vekalet görevini kötüye kullanması halinde, üçüncü kişilerin vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması dürüstlük kuralının bir sonucudur. Davalılar arasında yapılan işbirliği ve kötü niyetli davranışlar ispatlanamadığı takdirde, ispat külfeti davacıdadır
1. Hukuk Dairesi         2019/3113 E.  ,  2020/6337 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine, vekalet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davalı ... vekilinin ve davacı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin kabulü ile hükmün ortadan kaldırılmasına ve davanın tapu iptali-tescil yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, 112 ada 8 parsel sayılı taşınmazının satışı için davalı ...’yi vekil tayin ettiğini, ...’nin de anılan vekaletname uyarınca taşınmazı davalı ...’e temlik ettiğini, kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde uğradığı zararın bilirkişi marifetiyle belirlenerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., taşınmazı bedelini iyiniyetli olarak ödemek suretiyle satın aldığını, vekilin herhangi bir bedel ödemediği gerekçesiyle satışın geçersiz olduğu iddiasının kendisine taraflarına yöneltilmesinin mümkün olmadığını, talebini vekile yöneltmesi gerektiğini, davalı ..., taşınmazı tapu kaydında malik görünen davalı ...’ten bedelini ödeyerek satın aldığını, ... ile daha öncesinde herhangi bir tanışıklığının bulunmadığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davalı ...’in ve davalı ...’nin kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle onlar yönünden davanın reddine, vekalet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle davalı ... yönünden tazminat davasının kabulüne karar verilmiş, davalı ... vekilinin ve davacı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve tapu iptal-tescil yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’nın ... 3. Noterliğinin 24.12.2014 tarih ve 17124 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı ...’yi vekil tayin ettiği, ...’nin de anılan vekaletname uyarınca ...’ya ait 112 ada 8 parsel sayılı taşınmazı 24.12.2014 tarihinde davalı ...’e, ...’in de 16.09.2015 tarihinde davalı ...’ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
    Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalarda kural olarak ispat külfeti davacıya düşmektedir. Vekilden taşınmazı satan alan ...’in vekil ile el ve işbirliği içerisinde vekil edeni zararlandırma kastıyla hareket ettiğini ve ...’ten satın alan ...’nin de ediniminde kötüniyetli olduğunu ispat yükü davacı taraftadır. Vekilin, vekalet verene karşı sorumluluğu çerçevesinde bedeli ödediğini ispat külfeti ise vekildedir. Davacı, davalılardan ..."in el ve işbirliği içinde hareket ettiğini, ...’nin de ediniminde kötüniyetini ispat edemediği gibi davalı vekil ... de taşınmaz bedelini davacıya ödediğini ispat edememiştir. Ayrıca belirtilmelidir ki, davalı ... süresinde usulüne uygun olarak savunma yapmamış olup, tanık beyanları ile davalı tarafından ileri sürülmeyen bir hususun belirtilmiş olması davalının savunma yaptığı anlamına gelmeyecektir.
    Hal böyle olunca, davalı ... ve davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden ise davanın bedel talebi yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalılar vekillerinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuki gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına özellikle; taşınmazın bulunduğu yer, el değiştirme aralığı, keşfen belirlenen değerler ile davalıların savunmaları nazara alınarak vekilden alan ve emlakçı olarak durum ve şartları bilebilecek ilk el konumundaki davalı ..."in, vekil ile birlikte vekil eden davacıyı zararlandırdıkları, ikinci el ..."nin de aynı şartlarda durumu bilebilecek kişi konumunda olduğu, 14.02.1951 tarihli 17/1 sayılı İBK gereğince kötüniyetinin davacı tarafa ispatına gerek bulunmadığı ve TMK"nın 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetildiğinde iptal-tescil kararı verilmesi doğru olduğundan hükmün onanması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi