2. Hukuk Dairesi 2006/18454 E. , 2007/7037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz isteklerinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yüklenmesine, peşin alınan harcın mahsubuna işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 30.04.2007
-KARŞI OY YAZISI-
Davacı-karşılık davalı kadının “sadakate aykırı davranışlarda bulunmasına” karşın davalı-karşılık davacı kocanın karısını “dövdüğü” ve ona “hakaretlerde bulunduğu” konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
Tarafların kusurlarına ilişkin tespit, uyulmasına karar verilen bozma ilamı kapsamına göre de açıkça belirlenmiş durumdadır.
Çekişme nedir?;
Değerli çoğunluk, gerçekleşen kusur durumuna göre yerel mahkeme tarafından tarafların “eşit kusurlu” bulunarak davacı-karşılık davalı kadının tazminat isteminin reddedilmesinde bir isabetsizlik görmemiştir.
Düşüncemize göre ve Dairemin yerleşik uygulaması dikkate alındığında gerçekleşen kusur durumuna göre davalı-karşılık davacı koca “ağır kusurlu” olmakla davacı-karşılık davalı kadına tazminat verilmelidir.
Davalı-karşılık davacı koca neden “ağır kusurlu” sayılmalıdır?
Sadakatsiz eşe “sadece hakaret etmek” Dairem uygulamasında “eşit kusur” sayılmaktadır:
Dairemin “formüle edilmiş” ilke kararına örnek verebilirim;
“...davacının sadakatsiz davranış içinde olması davalının ona mütemadi suretle saldırıda bulunmasına hak vermez. Davanın bu sebeple reddi, neticesi bakımından davalıya bundan sonra davacıya saldırma imkanı verir. Böyle bir düşünüş bizzat ihkakı hakka imkan vermek sonucunu doğurur. Olayda bir tarafın kusurunu diğerinden ağır kabul etmek mümkün değildir. Evlilik birliği temelinden sarsılmış olup,iki taraf yönünden de devamı beklenemez. Bu itibarla boşanma kararı verilmesi gerekirken davanın yetersiz gerekçe ile reddedilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.” (Y2HD, 24.06.2002, 6191-8403, Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 1336; Y2HD, 28.9.2004, 7720-10788, Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 314)
Formüle edilmiş bu kararımızın yerleşikliğinin kanıtlanması açısından bir “eski örnek” de verebilirim: Dairemin yerleşik formül kararı olduğu için bakınız “aynı cümlelerle”:Y2HD, 10.5.1993, 4296/4867, (Esat ŞENER, TMK, s. 480)
Davalı-karşılık davacı kocanın eşine “hakaret ettiği” uyulan bozma kararı ile sabittir.
Uyulan bozma kararı ile başka bir şey daha sabittir: Davalı-karşılık davacı koca eşini “dövmektedir”.
Sadece hakaret “eşit kusur” sayılırken yanına eklenen “fiziksel şiddeti” yok saymak mümkün müdür? Bu düşünce, sonucunda, bir “dövmeye ruhsat” sayılarak kocanın eşine karşı gerçekleştirdiği fiziksel şiddeti yanına kâr kalmış gözükmektedir.
Davalı-karşılık davacı koca;
- Sadakatsiz eşini dövmesine ilişkin “kusurlu davranışı” yetmezmiş gibi (=eşit kusur anlamında) bir de hakaret ettiği için,
- ya da; hakaret etmesine ilişkin “kusurlu davranışı” yetmezmiş gibi (=eşit kusur anlamında) bir de dövdüğü için tazminat vermelidir.
Başka bir anlatımla davalı-karşılık davacı koca, uyguladığı “fiziksel şiddetin” faturasını (=tazminat) ödemelid
Dairemin ve yüce Hukuk Genel Kurulunun yerleşik uygulamasının “sürdürülmesinden” yana olduğumdan değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum.