3. Hukuk Dairesi 2017/5542 E. , 2019/2411 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının 01/01/1992 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereği kiracısı olduğu taşınmazda son ödediği net 380,00 TL kira bedelinin emsal taşınmazlara göre düşük kaldığını belirterek 01/01/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık kira bedelinin 1.500 TL olarak tespitine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazda 1979 yılından beri kiracı olduğunu ve davacılar ile kira bedelinin 420,00 TL olarak ödenmesi konusunda anlaştıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile kiraya konu taşınmazın 01/01/2015 tarihinde başlayan kira döneminden itibaren kira bedelinin 1.500,00 TL olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) MK’nun 640/2.maddesine göre “mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”
İştirak halinde mülkiyet diğer bir deyişle elbirliği mülkiyetin esasında, iştirak halinde mülkiyeti meydana getiren kişilerin hepsinin bir arada hak sahibi olmaları yer alır. Bu mülkiyette malikler paydaş değil, ortaktır. Tüzel kişiliğe sahip olmayan bu ortaklıkta, hakkın süjesi ortaklık olmayıp bir bütün halinde elbirliğiyle hareket etmek zorunda olan ortaklardır (TMK. md. 640/1). Ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
İştirak halinde mülkiyetin gereği miras yoluyla terekeye dahil olan taşınmaz ile ilgili açılan dava ortaklardan birkaçı tarafından dava edilmiştir. Mirasçıların bir kısmı tarafından dava açılması nedeniyle mirasçılar kendi açtıkları bu davayı yalnız başına yürütemeyeceğinden davanın bütün mirasçılar ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, açılan iş bu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya TMK. 640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre vermesi gerekir.
Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise bu durumda davayı açan mirasçıların terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (MK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir. Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlarının alınmasına gerek yoktur.
Davayı açan mirasçılar, kendisine verilen kesin süreye (HMK md. 94) rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir.
Somut olayda,davaya dayanak yapılan 01.01.1992 başlangıç tarihli kira sözleşmesine ilişkin bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesini kiraya veren olarak ...’ün tüm varisleri adına ... imzalamış, dava ise bir kısım mirasçılar tarafından açılmıştır. Yargılama sırasında ise davacılar,... 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/30 esas sayılı dava dosyası ile miras ortaklığına temsilci atanması için dava açtıklarını ancak bir kısım mirasçıların yurtdışında bulunduğundan bahisle davanın uzun süreceğini Mahkemeye bildirmişlerdir. Her ne kadar Mahkemece davalının eski kiracı olduğundan bahisle kira bedelinin tespitine karar verilmiş ise de; taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece; Türk Medeni Kanunu’nun 640.maddesi hükmü uyarınca terekeye görevli mahkemede temsilci atanması için açılan ... 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/30 esas sayılı dava dosyasının sonucu beklenerek ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.