21. Hukuk Dairesi 2017/1314 E. , 2018/2711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, yetim aylığını kesen Kurum işleminin iptaline, kesilen aylığın yeniden bağlanmasına, ödenen aylıklardan dolayı borçlu olmadığına, ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve davacının 10.266,72 TL davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti, davalı SGK tarafından sağlanan aylık ve sağlık sigortasının yeniden tesisi ve ödenmeyen geçmiş gün aylıklarının davalı idareden yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda haksahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum"ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Davacı ..."in 09/08/2005 tarihinde eşi ...,’den boşandığı, 26/02/1985 tarihinde vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından tanzim edilen 16/03/2010 tarih ve 54 sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak davacının aylığının kesilerek, Kurumca 22/10/2008-21/05/2010 arası ödenen 10.266,72 TL aylık tutarı ve işleyen faizinin borç çıkarıldığı, Mahkemenin “Davanın Kabulüne” dair ilk kararının Dairemizce araştırmaya yönelik bozulduğu, bozma ilamında; “Yapılacak iş, davacı ile boşandığı eşinin 1.10.2008 tarihinden itibaren boşanmaya rağmen aynı adreste birlikte yaşayıp yaşamadığını tespit için, yukarıdaki açıklamalar kapsamında ayrıntılı araştırma yaparak, mernis ve seçmen kütüğündeki adresleri ne zaman edindiğini tespit etmek, elektrik, su, telefon aboneliklerini ve adreslerini araştırmak, hangi tarih aralığında ne şekilde yaşadığını bu şekilde tespit ettikten sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.” hususlarına yer verildiği, anlaşılmıştır.
16/03/2010 tarih ve 54 sayılı Denetmen Raporunda; Davacı ve boşandığı eşinin Mernis kayıtlarından ... Mah. Ortayol Sok. No : 4 ... adresinde ikamet ettigi ,Alo 170 ihbar dilekçesinde anılan adreste birlikte yaşadıklarının iddia edildiği, ... İlçe Emniyet Müdürlüğünden 01.02.2010 tarihinde ... ile ..." in birlikte yaşayıp yaşamadıklarının araştırılmasının istenildiği, cevabi yazıda; davacı ve eşinin ... Mah. Ortayol Sok. No : 4 ... adresinde birlikte aynı evde yaşadıklarının bildirildiği, görülmüştür.
Bu durumda; dava tarihinin 14/10/2010 olması, denetmen raporunun 16/03/2010 tarihli olması ve adres kayıtlarında; davacı ve eşinin 20/04/2010 tarihine kadar ... Mah. Ortayol Sok. No : 4 ... ortak adresinde ikamet etmeleri, denetmen raporuyla bu durumun ispatlanması, bu tarihten sonra davacının aynı adreste kalıp, eşinin 3 farklı adres bildirmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde 2010 yılı öncesine ilişkin Kurum işlemi yerinde olup, bundan sonrası için yeni bir talep olmadan Mahkemece kabule karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Tüm bu hususlar, toplanan deliller ve tanıkların dolaylı anlatımları göz önüne alındığında davacı ve eşinin, boşandıkları süreçte de birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.