1. Hukuk Dairesi 2018/3796 E. , 2020/6385 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılarak davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.12.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen dahili davalı ... ve diğerleri gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan ...’ın maliki olduğu 1972 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 8 nolu bağımsız bölüm ile 105 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölümü ilk eşinden olma davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücü bulunmadığını, devrin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı ..., işlemlerin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın maliki olduğu 105 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölümü vekil kıldığı dahili davalı ... (boşandığı eşi ve aynı zamanda davalının annesi) eliyle 13.09.2000 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, mirasbırakanın maliki olduğu 1072 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 8 nolu bağımsız bölümü ise 21.05.2001 tarihinde dahili davalı ...’a, ...’un da 05.12.2013 tarihinde dahili davalı ...’e, ...’ün de 1/2’şer payla 30.12.2008 tarihinde dahili davalı ... ile ...’a, ...’in de 1/2 payını 22.10.2009 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği ve anılan bağımsız bölümün tamamının davalı ... adına kayıtlandığı, 1947 doğumlu murisin 07.04.2013 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak boşandığı eşi ...’den olma çocukları davalı ..., dahili davalı ..., dava dışı ...’den olma çocukları davacılar ... ve ..., dava dışı ...’den olma kızı ...’nin mirasçı olarak kaldıkları, başka mirasçının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; 12 nolu bağımsız bölüm yönünden temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenerek anılan taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazlarının yerinde görülmediğinden reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda; dinlenen davacı ve davalı tanıkları 8 nolu bağımsız bölümün mirasbırakanın borçları nedeniyle ...’a devredildiğini belirtmişler, temliklerin muvazaalı olduğuna dair hükme yeterli bir açıklamada bulunmamışlardır. Bu durumda toplanan deliller, yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, 8 nolu bağımsız bölüm bakımından davacıların mirasbırakanın temliki mal kaçırma amacıyla yaptığına dair iddialarını ispatlayamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca; 8 nolu bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacılı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.