1. Hukuk Dairesi 2018/3869 E. , 2020/6396 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, verilen kararın davalı tarafça istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.12.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir. Davacı, ... 17.Noterliğinin 08.12.2014 tarihli vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği davalılardan yeğeni olan ...’in vekaletnamedeki yetkisine dayanarak adına kayıtlı 201- 250 - 276 - 357 ve 402 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını babası olan diğer davalı ..."e tapuda 10/12/2014 tarihli resmi senetle satış suretiyle devrettiğini, satış bedeli karşılığında kendisine 08/12/2014 tanzim, 10/04/2015 vade tarihli ve 220.000 TL meblağlı bono verdiğini, ancak daha sonra davalı ..."in bonoyu elinden alarak yırttığını, davalı hakkında ...Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, davalıların el ve iş birliği içinde hareket ederek kendisini zarara uğrattıklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, taşınmazların satış bedelinin 250.000 TL olarak kararlaştırıldığını, 30.000 TL"lik kısmının peşin ödendiğini, geri kalan 220.000 TL lik kısım için bono düzenleyip davacıya verdiklerini, bononun bedelinin ödendiğini ve bedelinin ödenmesi nedeni ile davacı tarafından yırtıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların gerçek bir satış olmaksızın davacının aleyhine olacak şekilde vekaletnamede verilen yetkiye aykırı olarak ve davalı ..."in de oğlu olan davalı ...in bu vekalete aykırı hareket ettiğini bilerek veya bilmesi gerektiği şeklinde satış yaptıkları gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 28.06.2018 tarihli ilamı ile, davalıların çıkar ve iş birliği içerisinde hareket ettikleri ve kötü niyetli olduklarının ispatlandığı, satış bedelinin ödendiği yönündeki savunmanın ispatlanamadığı saptanarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, ... 17.Noterliği’nin 08.12.2014 tarih ve 37163 yevmiye numaralı ,içerisinde satış yetkisi bulunan vekaletnamesi ile davalı ...’i vekil olarak tayin ettiği, davalının bu vekaletnamedeki yetkisine dayanarak davacının adına kayıtlı dava konusu 201- 250- 276- 357 ve 402 parsel sayılı taşınmazların 232/1792’şer paylarını 10.12.2014 tarihinde diğer davalı ...’e satış yolu ile temlik ettiği, daha sonra aynı noterliğin 04.03.2015 tarihli azilnamesi ile davalı ...’in vekillikten azledildiği, satış işlemi ile nedeni ile taraflar arasında 08.12.2014 düzenleme ve 10.04.2015 vade tarihli, 220.000 TL bedelli senedin düzenlendiği, söz konusu senedin yırtılıp atıldığı iddiası ile ilgili olarak, ... 32.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/458 E sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 2017/94 K sayılı kararı ile sanık...’in mahkumiyetine karar verildiği kayden sabittir.Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olaya gelince; davacının, davalı yeğeni ...’i taşınmazların satışı için vekil olarak tayin ettiği, 10.12.2014 tarihinde satış işleminin gerçekleştirildiği, karşılığında bono alındığı, bu suretle satışın vekil edenin iradesine uygun olarak yapıldığı, ne var ki ... 32.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/458 E-2017/94 K sayılı dosyası kapsamı ile; bononun davalı ... tarafından yırtıldığının sabit olduğu, bu nedenle taşınmazların satış bedelinin ödendiğine ilişkin ispat yükünün davalı vekile düştüğü, ancak tüm dosya kapsamı ile, davalı vekilin taşınmaz bedelinin tamamını ödeyip ödemediği hususunun netleştirilmediği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi, davacının terditli olarak bedel talebinde bulunduğu da göz önüne alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazların rayiç bedellerinin ve davalı vekil tarafından ödenmeyen bedelin tespit edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirme ve noksan inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalıların değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 01.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.