21. Hukuk Dairesi 2017/3166 E. , 2018/2729 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 14. İş Mahkemesi
A)Davacı İstemi:
Dava, ... adlı işverenin demir doğrama atölyesi işyerinde, ilk işe giriş bildirgesinin verildiği 01.11.1983 tarihinde en az (1) gün çalıştığının ve bu tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespiti, davalı Kurumun 05.04.2016 tarihli tahsis talebinin reddine ilişkin işleminin iptaline ve tahsis talep tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı ... vekili özetle; hak düşürücü sürenin gözetilmesini, davaların tefriki ile ayrı görülmesi, işverenin davaya dahil edilmesi, Kurumun fer"i müdahil olarak davaya kabulü ile çalışma olgusunun yöntemince ispatlanması gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
ilk Derece Mahkemesince ; “Dosyada dinlenen bordro tanıklarının sözlerine göre; davacının, dava konusu işyerinde çapak temizlediğini, kapı ve pencereler takılırken tuttuğunu, malzemeleri getir götür işlerini yaptığı ve üretime katkıda bulunduğunu belirtmiş olduklarından, davacının, işveren ... ’e ait 98027.35 sicil sayılı işyerinde “Demir Doğrama İşleri” taşeronu olarak iş alan “... Doğrama Atölyesi” unvanlı ... – ... Büyüktürk Adi Ortaklığı nezdinde çırak olarak değil, normal bir işçinin yapacağı tüm işleri yapacak şekilde çalıştığı ve çalışmalarında mesleği öğrenme unsurundan ziyade emeğinden yararlanma unsurunun üstün olduğu anlaşılmakta olup 01.11.1983 işe giriş bildirgesi ve bordro tanıklarının sözleri göz önüne alındığında, davacının, işveren ... ’e ait 98027.35 sicil sayılı işyerinde “Demir Doğrama İşleri” taşeronu olarak iş alan “... Doğrama Atölyesi” unvanlı ... – ... Büyüktürk Adi Ortaklığı nezdinde 01.11.1983 tarihinde hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle en az (1) gün fiilen çalıştığının kabulü mümkün görülmekte olup davacı 02.04.1969 doğumlu olup, 18 yaşını 02.04.1987 tarihinde ikmal ettiğinden, sigortalılık başlangıç tarihinin 506 Sayılı Yasanın 60/G maddesi uyarınca 18 yaşını doldurduğu 02.04.1987 olarak kabul edilmesi gerekmektedir. 506 Sayılı Yasanın 4759 Sayılı Yasa ile değişik Geçici 81/B-d maddesine göre, 47 yaş, en az 25 yıllık sigortalılık süresi ile en az 5150 gün prim ödeme koşulu bulunmaktadır. Davacının belirtilen koşullardan yaş koşulunu henüz yerine getirmediği anlaşılmış olup bu davanın kesinleşmesi sonucu yaşlılık aylığı koşulları oluşacağından davacının bu talebinin işbu Tespit davasının kesinleşmesinden sonra Kurumca değerlendirilebilmesi mümkün olabileceğinden bu hususta bir karar alınmasına mahal bulunmamaktadır.” gerekçesiyle “Davanın KABULÜNE, Davacının 98027 sicil nolu işyerinde hizmet akdine istinaden ve asgari ücretle 01/11/1983 tarihinde en az 1 gün çalıştığının, ancak sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 02/04/1987 tarihi olduğunun tespitine, Tahsis talebi hususunda şu aşama bir karar verilmesine yer olmadığına, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı ... vekili; Kurumun davada taraf sıfatı olmadığını, hak düşürücü süre geçtiğinden ve fiili çalışma olgusu ispatlanamadığından usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince “Sigortalı özlük dosyası kapsamındaki belgelerden davacının, 01.11.1983 işe giriş tarihli olup, 10.11.1983 tarihinde 827179 evrak sayısıyla Kuruma intikal eden, 98027 sicil numaralı "... Doğrama Atölyesi" ünvanlı ... -... Büyüktürk Adi Ortaklığı unvanlı işverene ait işyerinden verilen işe giriş bildirgesine dayalı olarak, 10084920 sigorta sicil numarasıyla 506 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi) uyarınca tescil edildiği; sigortalılığının, aidiyeti ve geçerliliği çekişmesiz işe giriş bildirgesine dayalı tescil nedeniyle alınan sicil numarası üzerinden sürdürüldüğü; dava konusu işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte geçerli olan 506 sayılı Yasanın 9. maddesinin, işe giriş bildirgesinin işe girişten sonraki bir aylık sürede Kuruma verilmesi gereğini öngördüğü ve 4447 sayılı Yasanın yürürlük tarihi öncesinde verilen bildirgelerin çalışmaya karine oluşturduğu; davalılar tarafından, davacı lehine oluşan yasal karinenin aksini ortaya koyacak herhangi bir kanıt sunulmadığı; bildirgeyi düzenleyen 98027 sicil numaralı işyerinin, bildirgedeki tarihi kapsar biçimde, 15.03.1977-30.09.1985 tarihleri arası dönemde 506 sayılı Yasa kapsamında faal işyeri olduğu; işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgilerinin davacının nüfus kaydıyla uyumlu olduğu; davaya konu dönemde davalı işyerinden Kuruma intikal eden dönem bordrosunda yer alan bordro tanıklarının da iddiayı doğrulayan aydınlatıcı ve net anlatımları karşısında, işyerindeki çalışan sayısı, çalışılan yer ve yapılan iş itibariyle davacının eylemli olarak çalıştığı sonucuna ulaşmaya yeter beyanda bulunulduğu; dosya kapsamındaki tüm kanıt ve belgelerin değerlendirilmesinden anlaşılmış olup... ”gerekçeleriyle “ ... 14. İş Mahkemesi"nin 30.12.2016 tarihli, 2016/173 Esas, 2016/601 Karar numaralı hükmüne yönelik davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan REDDİNE,” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “Sadece işe giriş bildirgesinin varlığı çalışmanın ispatı değildir. Hakdüşürücü süre geçmiştir.. Tanık beyanları çelişkilidir. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluş... 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 02/04/1969 doğumlu davacının, bildirgedeki işe giriş tarihi olan 01.11.1983 tarihinde 14 yaşında olduğu, işyerinin demir doğrama atölyesi olduğu, işe giriş bildirgesinin 98027.35 sicil sayılı, ... İnşaat taşeronu ünvanlı işyerinden 10.11.1983 tarihinde 827179 varide sayısı ile Kuruma verildiği, 10084920 sigorta sicil numarasının Kurumca 1983 yılında tahsis edilen serilerden olduğu, ... ’e ait 98027.35 sicil sayılı işyerinde “Demir Doğrama İşleri” taşeronu olarak iş alan “... Doğrama Atölyesi” ünvanlı ... – ... Büyüktürk Adi Ortaklığı Aydın Yolu üzeri ... adresinde kurulu “motel işletmesi” işyerinin 15.03.1977 - 30.09.1985 tarihleri arasında Yasa kapsamında olduğu, işyerinden 1983/3. dönem bordrosunun verildiği, ... Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğünün 17.05.2016 günlü, 200/1510 sayılı yazısına göre; ... adına yapılan arşiv taramasında okulda herhangi bir kaydına rastlanmadığının bildirildiği, davacının hizmet cetvelinde 18/03/1991 yılında başlayan 1479 sayılı Yasaya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının , 01.08.1999 da başlayan 4/A sigortalı çalışmalarının olduğu, Kurumdan,18.03.1991 – 04.04.2016 tarihleri arasında toplam 8068 prim ödeme gün sayısının bulunduğu, 52 yaş şartını yerine getiremediğinden, tahsis talebinin reddedildiğinin bildirildiği, davacının 27.8.1989 – 27.2.1991 tarihleri arasında askerlik yaptığı, dinlenen tanıklardan aynı işyerinde 1985/2. ve 3. dönemde çalışması bulunan MUSA NERGİZ’in, 1981-1983-1984-1985 yıllarında kısmi çalışmaları bulunan ... ’ın, 1983/3 ve 1984/1. dönemde çalışması bulunan ... ’ın davacının iddiasını doğruladığı, ancak 14 yaşında bir çocuğun demir doğrama atölyesindeki çalışmasının niteliğinin yeterince sorgulanmadığı, öğrenim durumunun hiç araştırılmadığı, eylemli çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. İşe giriş tarihinde davacının 14 yaşında olması, çalışılan işyeri , çalışma koşulları ile yapılan işin niteliği göz önüne alındığında, davacının üretime yönelik mi ,yoksa bir meslek ve sanatın öğrenilmesi amacıyla mı çalıştığı, hususu yeterince irdelenmeden sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur.
Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi ise çıraklıktan bahsedilebilecektir. Çırak,işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; 1983 yılı bordro tanıklarından tekrar davacının çalışmasının niteliğini sormak, talep tarihinde 14 yaşında olan davacının öğrenci olup olmadığını araştırmak suretiyle çalışma olgusunu irdelemek, fotokopisi bulunan işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek, imzanın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit etmek, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/03/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.