
Esas No: 2017/3807
Karar No: 2021/5815
Karar Tarihi: 24.11.2021
Danıştay 10. Daire 2017/3807 Esas 2021/5815 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/3807
Karar No : 2021/5815
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- ...
2- ...
3- ...
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
İSTEMLERİN_KONUSU : 01/01/2007 tarihinde İstanbul Taksim meydanında düzenlenen yılbaşı etkinlikleri sırasında öldürülen ..'ın desteğinden yoksun kaldıklarından bahisle annesi ... için 30.000,00 TL (miktar artırımı sonucu 81.343,00 TL), babası ... için 30.000,00 TL (miktar artırımı sonucu 60.042,00 TL) maddi; ölüm olayının yol açtığı üzüntü, elem ve acının karşılığındaysa müteveffanın anne ve babasının her biri için 30.000,00'er TL (miktar artırımı sonucu 75.000,00 TL), kardeşi için 10.000,00 TL (miktar artırımı sonucu 30.000,00 TL) manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesince Danıştay Onuncu Dairesinin kısmen bozma kararına uyulmak suretiyle müteveffa ...'ın annesi ve babası için talep edilen ıslah edilmiş haliyle ve sırasıyla 81.343,00 TL ve 60.042,00 TL tutarındaki maddi tazminatlar ile yine ilk dava dilekçesinde annesi için talep edilen 30.000,00 TL, babası için talep edilen 30.000,00 TL ve kardeşi için talep edilen 10.000,00 TL manevi tazminat talepleri yönünden davanın kabulü, bu tazminatların idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007'den işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi, davacıların talep ettiği manevi tazminat tutarlarının ıslah yoluyla artırılmasıyla oluşan (45.000,00 TL+45.000,00 TL+20.000,00 TL) toplam 110.000,00 TL tutarındaki manevi tazminat talebi yönünden ise davanın reddi yolunda verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararın taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, manevi tazminat yönünden ıslah talebinin kabul edilerek Mahkeme kararının kısmen reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. Davalı idare tarafından, üçüncü kişinin kusurlu hareketi sonucu zarar veren eylem ile idare arasındaki illiyet bağının kesildiği, bu itibarla kusurlu ve kusursuz sorumluluğunun bulunmadığı, hükmedilen tazminat miktarının fahiş seviyede olduğu, Mahkeme tarafından davacılara üçüncü kişiler veya kurumlarca bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı, tazminatın belirlenmesinde esas alınan bilirkişi raporunun hatalı ve eksik olduğu, hükmedilen manevi tazminatın sebepsiz zenginleşmeye yol açacak ölçüde belirlendiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar yasal faizin başlangıç tarihi dışında kalan kısımları yönünden usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararın düzeltilerek onanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." hükmü; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." hükmü eklenmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır. Anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, bilirkişi raporu uyarınca, 03/06/2016 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile dava dilekçesinde anne ... ve baba ... için 30.000,00'er TL olarak talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı sırasıyla 81.343,00 TL ve 60.042,00 TL olarak artırılmış, bu dilekçe davalı idareye 11/07/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla artırılan maddi tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 11/07/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, Mahkeme kararının, hüküm fıkrasında yer alan, "...'ın annesi ve babası için talep edilen ıslah edilmiş haliyle ve sırasıyla 81.343,00 TL ve 60.042,00 TL tutarındaki maddi tazminatlar ile yine ilk dava dilekçesinde annesi için talep edilen 30.000,00 TL, babası için talep edilen 30.000,00 TL ve kardeşi için talep edilen 10.000,00 TL manevi tazminat talepleri yönünden davanın kabulüyle, bu tazminatların idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007'den işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine" ibaresinin "Davacılardan anne ... için 30.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007 tarihinden, 51.343,00 TL maddi tazminatın miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 11/07/2016 tarihinden, baba ... için 30.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007 tarihinden, 30.042,00 TL maddi tazminatın miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 11/07/2016 tarihinden itibaren, ilk dava dilekçesinde annesi için talep edilen 30.000,00 TL, babası için talep edilen 30.000,00 TL ve kardeşi için talep edilen 10.000,00 TL manevi tazminat talepleri yönünden davanın kabulüyle, bu tazminatların idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007'den işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin artırılan maddi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi yönünden kabulüne, diğer yönlerden reddine,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasında yer alan "...'ın annesi ve babası için talep edilen ıslah edilmiş haliyle ve sırasıyla 81.343,00 TL ve 60.042,00 TL tutarındaki maddi tazminatlar ile yine ilk dava dilekçesinde annesi için talep edilen 30.000,00 TL, babası için talep edilen 30.000,00 TL ve kardeşi için talep edilen 10.000,00 TL manevi tazminat talepleri yönünden davanın kabulüyle, bu tazminatların idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007'den işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine" ibaresinin "Davacılardan anne ... için 30.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007 tarihinden, 51.343,00 TL maddi tazminatın miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 11/07/2016 tarihinden, baba ... için 30.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007 tarihinden, 30.042,00 TL maddi tazminatın miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 11/07/2016 tarihinden itibaren, ilk dava dilekçesinde annesi için talep edilen 30.000,00 TL, babası için talep edilen 30.000,00 TL ve kardeşi için talep edilen 10.000,00 TL manevi tazminat talepleri yönünden davanın kabulüyle, bu tazminatların idareye başvuru tarihi olan 24/03/2007'den işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2021 tarihinde hükmedilen maddi tazminatın miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısmına yürütülecek faizin başlangıç tarihi yönünden oy çokluğuyla, diğer kısımlar yönünden oy birliği ile karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AHİM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacılara ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, davalı idareye başvuru tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararında bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla düzelterek onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.