21. Hukuk Dairesi 2016/20254 E. , 2018/2814 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, davalı işverene ait işyerinde sigortası geçen sürelerinin tespitiyle bu sürelerin sigortalılık süresinden sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 2000-2012 tarihleri arasında ... Köyünde Köy Korucusu (bekçisi) olarak çalıştığını geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Öte yandan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 1956 doğumlu davacı adına davalı işyerinden tespiti istenen dönemde Kuruma bildirilen hizmet bulunmadığı, dava dışı farklı işyerlerinden 14.07.2007-16.07.2007 tarihleri arası 33 gün ve 17.09.2011-31.12.2011 arası 36 gün bildirim mevcut olduğu, davacının tanıkları ile köy ihtiyar heyeti üyelerinin dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının uyuşmazlık konusu dönem olan 14.07.2007-16.07.2007 tarihleri arası 33 gün çalıştığı anlaşılmakta olup bu tarih öncesi çalışmaları hak düşürücü süreye uğradığı açıktır; devamla tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacı ile köy tüzel kişiliği arasında hizmet akdinin süreklilik bağımlılık gibi unsurlarının oluşmadığı, davacının silah hevesi ile köy bekçisi seçildiği, davacının köy bekçisi olarak seçim mazbatası ile seçilmesi dışında görevini ifa edecek herhangi bir çalışmasının olmadığı tanık ihtiyar heyeti üyesi Muhammed Navdar’ın da beyanın da 2009 da görevine son verildiğinin anlaşıldığı ve köy karar defterlerinde davacının bekçiliğe seçildiğine ilişkin kararların bulunmadığı ayrıca davacının uyuşmazlık konu döneme ilişkin davalı KLV İnşaat Şirketi aleyhine 2007 yılı Mayıs ayında çalışmaya başladığı ve 31/12/2008 tarihine kadar çalıştığına ilişkin hizmet tespiti davası açtığıda dikkate alınarak davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı SGK vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.