1. Ceza Dairesi 2019/276 E. , 2019/2150 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜM : TCK"nin 82/1-b,d,e, 62/1, 53/1, 63 mahsuba yönelik mahkemenin kararının istinaf incelemesinin düzelterek esastan reddi kararı
TÜRK MİLLETİ ADINA
5271 sayılı Kanunun 299. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ""sanığın veya katılanın temyiz başvurusundaki istemi üzerine veya re"sen duruşma yoluyla yapar"" ibaresi 24.12.2017 tarih 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 100. maddesi ile ""uygun görmesi halinde duruşma yoluyla yapabilir"" şeklinde değiştirildiğinden, sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin reddiyle, incelemenin dosya üzerinden yapılması uygun görülmüştür.
Sanık ... hakkında maktul ..."ı nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafii ve katılan Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin süresinde istinaf kanun yoluna başvurması üzerine; Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucu verdiği 07.03.2018 gün ve 2018/161 Esas, 2018/446 sayılı istinaf isteminin düzeltilerek esastan reddine ilişkin karara sanık müdafii, katılan Kurum vekili ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısınca yasal süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine yapılan incelemede;
1- İstinaf mahkemesinin yerel mahkeme kararını düzelterek istinaf başvurusunu esastan reddedebileceği haller CMK 280. maddede belirtilmiş olup; suç tarihinde 18 yaşından küçük olan maktule karşı işlenen kasten öldürme suçunun TCK 82/1-e bendinde düzenlenen insan öldürme suçunun nitelikli halini oluşturduğu; bu nedenle istinaf mahkemesince CMK 280/1-e maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi kararıyla duruşma açılması suretiyle bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeksizin iddianamede talep edilmeyen ve ek savunmada verilmeyen TCK.nin 82/1-e maddesi eklenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması;
2-5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Takdiri İndirim Nedenleri” başlıklı 62. maddesinde; “fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir. Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
5237 sayılı TCK’nin 62. maddesinin ikinci fıkrasında takdiri indirim nedenleri sayıldıktan sonra “gibi” denilmek suretiyle takdiri indirim nedenlerinin yasada sayılanlarla sınırlı olmadığı, aksine bunların örnek olarak belirtildiği açıkça vurgulanmıştır. Burada sayılan “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri” gibi nedenler, uygulamada sınırlayıcı değil yol gösterici nitelikteki gerekçelerdir. Bunun sonucu olarak da, 5237 sayılı TCK’nin takdiri indirim nedenleri yönünden serbest değerlendirme sistemini benimsediği kabul edilmektedir.
Serbest takdir sisteminin bir gereği Hâkim; “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri”nin yanında, her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek bu hususta hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır.
07.06.1976 gün ve 3-4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu doğrultudaki birçok Ceza Genel Kurulu kararında açıkça vurgulandığı üzere; yasa koyucu, takdiri indirim hükmünün tatbiki konusunda uygulamada çıkabilecek olan ve önceden öngörülme olanağı bulunmayan çeşitli halleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında indirim nedenlerini kısıtlamaktan özenle kaçınmıştır.
Hâkimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya içeriğine uygunluğunun Yargıtay denetimine tabi olacağında da kuşku bulunmamaktadır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 27.09.2011 gün ve 122-187 sayılı Kararında da benzer hususlara işaret edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda takdiri indirim uygulanmasının “makul” ve “makbul” olup olmadığı değerlendirildiğinde; yukarıda ayrıntıları ile açıklanan suçun işlenme biçimindeki hususiyetler, toplumda meydana getirdiği tepki ve infial, kamu vicdanını rencide edici niteliği nazara alındığında, takdiri indirime müstehak görülmeyen sanık lehine, hak etmediği halde takdiri indirim uygulanmasına karar verilmesi suretiyle eksik cezaya hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş; sanık müdafii, katılan Kurum vekili ve Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan hükmün tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 304/2-a maddesi uyarınca dosyanın Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.04.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.