6. Hukuk Dairesi 2021/47 E. , 2021/568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan kesin hakediş alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Davacı yüklenici şirket vekili, davalı kurum ile davacı şirket arasında ihale sonucu düzenlenen eser sözleşmesi gereğince Giresun ili Şebinkarahisar ilçesi 500 kişilik antreman sahası işinin yapıldığını, işin ihaleye tabi ve Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi"nin sözleşmenin eki olduğunu ve idareye teslim edildiğini, geçici ve kesin kabulden sonra düzenlenen hakedişten idarece %95 oranında kesinti yapıldığını iddia ederek haksız kesinti tutarı 159.605,65 TL"nin 14.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, davalı idare vekili, kesin hakedişten kesinti yapılmadığını, tetkik ve incelemeler sonucu ödemeye esas miktarın belirlendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 159.605,65 TL"nin 13/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve bozma kararından sonra ıslah ile arttırılan kısım (62.600,49 TL) yönünden geçerli bir ıslah olmadığından bu yöndeki talebin usulden reddine karar verilmiştir.
Anılan karar davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece verilen ilk karar, Dairemiz tarafından, tarafların itirazları karşılanmadan hazırlanan çelişkili raporlara dayanılarak hüküm verildiği, konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yaptırılıp denetime elverişli rapor hazırlatılıp, bu rapora yapılacak itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanıp, çelişki bulunması halinde çelişkiler giderilerek davanın esasının incelenmesi, ayrıca davalı borçlu dava tarihinden itibaren temerrüde düşürülmediği ve sözleşmede kararlaştırılmış kesin vade de bulunmadığından dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, bozma ilamına uyulmak sureti ile Mahkemece tahkikata dair işlemler tesis edildiği, bu doğrultuda davacı vekilinin alacak istemini 09.05.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırdığı, Mahkemece ıslaha itibar edilerek alacağın belirlendiği; söz konusu ilamın Dairemizin 04.07.2018 tarih, 2017/2207 Esas ve 2018/2883 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı ilam doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar Dairemizin bozma ilamına uyulmuş ise de; 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılması mümkün hale getirilmiştir. Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu, usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu Yargıtay kararlarıyla açıklanmıştır (Yargıtay HGK 20.02.2008 gün, 2008/13-160 E., 2008/147 K.). Açıklanan tüm bu nedenlerle mahkemece ıslahla arttırılan talebin de değerlendirilerek, sonucuna uygun karar verilmesi gerekmektedir.
3- Ayrıca Yerel Mahkemenin ilk kararı Dairemiz tarafından esasa ilişkin diğer bozma sebeplerinin yanında alacağa dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği gerekçesi ile de bozulmuştur. Mahkemece bu bozma ilamına uyularak ikinci kararında 222.206,14 TL alacağın 159.605,55 TL kısmı yönünden dava tarihi olan 13/01/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ancak Mahkemece temyize konu üçüncü kararında ise 159.605,55 TL alacağın 13/01/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği görülmektedir. Dava tarihi olan 13/01/2009 tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken 13/01/2019 tarihinden itibaren faiz uygulanması yerinde görülmemiş hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bent uyarınca kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.10.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.