21. Hukuk Dairesi 2016/18767 E. , 2018/2876 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 01.01.1999 tarihinden itibaren Sosyal Güvenlik Destek Primi yükümlüsü olmadığının tespitine ve Kurum kayıtlarının düzeltilmesine ve ödenen primlerin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının yaşlılık aylığından ... kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01.01.2005 tarihinde Bağ-Kur kapsamında emekli olduğu, 22.08.1989 tarihinden itibaren ortağı olduğu ... . Ltd. Şti" nin ticaret sicil kaydının münfesih olmasına rağmen Türkiye Ticaret Sicil Gazetesindeki ilanda belirtilen süreye kadar bildirimde bulunulmadığından 23.1.2014 tarihinde resen silindiğinin tescil edilip 28.01.2014 tarihli Resmi Gazetede ilan edildiği, ilgili şirketin vergi kaydının 30.08.2004 tarihi itibariyle resen terk olunduğu, davacının dava dilekçesine ekli olarak sunduğu ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/417 esas ve 2012/556 karar sayılı dosyasında; davacısı aynı olup davaya konu şirketin yasal sermaye arttırılması yapmadığı, 01.01.1999 tarihinden bu yana münfesih olduğu, vergi kaydının 30.08.2004 tarihinde resen terk edildiği gerekçesi ile davalı ... Ldt. Şti’nin TTK’nın 436/2 (eski TTK 549/4) maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesine karar verildiği, kararın 05.06.2013 tarihinde kesinleştiği, davacının emekli olduğu tarih itibariyle ... tescilinin yapılarak 23.01.2014 tarihinde sonlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık ise davacının limited şirket ortaklığının devam edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
25.08.1999 gün ve 4447 sayılı Yasa"nın 38. maddesi ile 1479 sayılı Yasa"ya eklenen Ek 20. maddesinde; 1479 sayılı Kanuna veya diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık aylığına hak kazanan ancak daha sonra 1479 sayılı Kanun"un 24. maddesinin I. bendine göre çalışmasına devam eden veya çalışmaya başlayanların aylıklarından Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintisinin yapılacağı düzenlenmiştir.
Öte yandan 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde; limited şirket ortaklarının bu kanun kapsamında sigortalı sayılacağı, yine aynı Yasa"nın sigortalılığın bitimini düzenleyen 25/1-c maddesinde şirketlerle ilgisi kalmayanların, çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği tarihten, 25/1-e bendinde ise; iflasına karar verilmiş olan tasfiye halindeki şirket ortaklarının, mahkemece tasfiyesine karar verildiği tarihten bir gün önce sigortalılığın sona ereceği hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın sigortalı olmayı düzenleyen 4/b-3 maddesinde limited şirketin tüm ortaklarının sigortalı sayılacağı kabul edilmiştir. Aynı Yasa"nın 9. maddesinde ise; sigortalılığın sona erme halleri belirlenmiş olup anılan maddenin 3. fıkrasında; limited şirket ortaklarından hisselerinin tamamını devreden sigortalıların, hisse devrinin yapılmasına ortaklar kurulunca karar verildiği tarihten, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği tarihten, iflas veya tasfiye durumu ile münfesih duruma düşen şirketler için ortağın talep etmesi halinde, mahkeme kararı ile iflasın, tasfiyenin açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile tasfiyenin başlamasına veya şirketin münfesih duruma düşmesine karar verildiği, ortakların talepte bulunmaması halinde, mahkemece iflasın kapatılmasına karar verildiği, tasfiyesi sonuçlanan şirketlerin ortaklıklarının ise tasfiye kurulu kararının ticaret sicili memurluğunca tescil edildiği tarihten itibaren sona ereceği düzenlenmiştir.
Hal böyle olunca, davacının 5510 sayılı Yasa"nın 9. maddesi uyarınca, mahkemece şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilip verilmediği, şirketin hangi tarihte münfesih duruma düştüğü hususları araştırılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/12/2017 tarih 2015/3886 Esas sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.