22. Hukuk Dairesi 2015/20894 E. , 2019/12767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshettiğini beyan ederek ödenmeyen kıdem tazminatı, yıllık izin ile on beş günlük ücret alacağının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı tarafça yapılan ıslahın süresinde olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; Mahkemece 07.11.2014 tarihli celsede, davacı tarafa dava dilekçesini ıslah etmesi için iki haftalık süre verilmesine karar verildiği görülmüş, davacı vekili 21.11.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda alacak miktarlarını arttırdığını ve davasını ıslah ettiğini beyan etmiştir. Davalı tarafça 19.12.2014 tarihli ıslaha karşı beyan dilekçesiyle, ıslahın süresinde olmadığına dair itirazda bulunulduğu görülmüştür. Mahkemece, ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 90. maddesi "sürelerin belirlenmesi" başlığını taşımakta olup, ilgili maddenin birinci fıkrasında sürelerin, Kanunda belirtildiği veya hâkim tarafından tespit edildiği, Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkimin kanundaki süreleri artırıp eksiltemeyeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 181.maddesinde de kısmi ıslahın 1 haftalık süre içerisinde yapılacağı, bu sürede ıslah işlemi yapılmaz ise ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği düzenlenmiştir.
Mahkemece, kanundaki süreye aykırı bir süre belirlendiği ve davalının ıslahın süresi içinde yapılmadığı yönündeki itirazına rağmen ıslahın süresinde yapıldığı kabul edilerek ıslah ile arttırılan miktarlar yönünden hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacının ödenmemiş ücret alacağının bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.
Davacı 15 günlük ücret alacağının ödenmediğini beyan etmiş, davalı ise davacınının alacağının bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davacının ödenmeyen ücret alacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak davacının son aya ilişkin imzalı ücret bordrosunun incelenmesinde 930.80 TL ücret tahakkuku bulunduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar bordro üzerindeki imzanın davacın eli ürünü olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu tarafından inceleme yapılmış ise de, davalının ücretinin banka kanalıyla ödendiği anlaşıldığından ücret alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
4- Davacının yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı da uyuşmazlık konusudur.
Davacı son 5 yıl boyunca yıllık izinlerini kullanmadığını beyan ederek yıllık izin ücret talebinde bulunmuş, davalı ise davacının yıllık izinlerini kullandığını beyan etmiştir. Davalı tarafça dosyaya yıllık izin defterinin sunulduğu, davacının yıllık izin defterindeki atılan imzaların kendisine ait olmadığı yönünden imzaya itiraz ettiği görülmüştür. Jandarma Kriminal Dairesi tarafından yapılan 12.03.2013 tarihli bilirkişi incelemesi neticesinde, 2008 ve 2009 yıllarında atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ancak 2010 ve 2011 yıllarına ait imzalar üzerinde inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 2008-2009-2010 ile 2011 yıllarına ait yıllık izinleri kullanmadığı değerlendirilerek yıllık izin ücret alacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak davalı tarafça dosyaya sunulan 2010 ve 2011 yılları şubat aylarına ait imzalı ücret bordrolarında; yıllık izin tahakkukları bulunduğu, söz konusu tahakkuklara ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Mahkemece davacı asil duruşmaya çağrılarak bordrolarda yer alan yıllık izin tahakkuları hakkında diyecekleri sorulup, gerekirse yıllık izin defterinde bulunan 2010 ve 2011 yıllarına ait imzalar üzerinde inceleme yaptırılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması hatalı olmuştur.
5- Kabule göre de, davacının dava dilekçesinde Mahkemece hüküm altına alınan alacak kalemleri için faize yönelik talebinin olduğu anlaşılmaktadır. Islaha konu usul işlemi dava dilekçesi olup, ıslah dilekçesi ile faiz yönünden bir talebi olmasa da, dava dilekçesinde talebi olduğundan ıslah ile artırılan miktarlar için de faiz talebi var kabul edilmelidir. Buna göre, davacının kıdem tazminatı dışında kalan diğer alacakları yönünden; dava ile talep edilen kısımlar için dava tarihinden itibaren, ıslah dilekçesinde talep edilen ve dava dilekçesindeki tutarın dışında kalan kısımlar için ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Mahkemece faiz talebi olmadığından bahisle ıslah dilekçesi ile talep edilen alacaklara faiz uygulanmaması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 12.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.