20. Hukuk Dairesi 2019/3690 E. , 2019/5370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın sonunda yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 11/04/2019 gün ve 2016/11742 E. - 2019/2565 K. sayılı ilamıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... Yönetimi tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu....mahallesinde kain 380.863,00 m² yüzölçümlü 156 ada 65 parsel sayılı taşınmaz, mera vasfıyla tesis kadastrosu ile 15.04.1983 tarihinde, 1.220.666,00 m² yüzölçümlü 159 ada 34 parsel sayılı taşınmaz, mera vasfıyla 06.02.2011 tarihinde hükmen, 76.793,00 m² yüzölçümlü 214 ada 30 parsel sayılı taşınmazın mera vasfıyla tesis kadastrosu ile 15.04.1983 tarihinde ..... Belediyesi adına tapuya tescil edilmiştir.....mahallesinde kain 303.384,00 m² yüzölçümlü 241 ada 10 parsel sayılı taşınmazın mera vasfıyla tesis kadastrosu ile 05.07.1984 tarihinde, 56.936,00 m² yüzölçümlü 243 ada 6 parsel sayılı taşınmaz, mera vasfıyla tesis kadastrosu ile 05.07.1984 tarihinde, 85.825,00 m² yüzölçümlü 246 ada 3 parsel sayılı taşınmaz, mera vasfıyla tesis kadastrosu ile 16.06.1986 tarihinde .... Belediyesi adına tapuya tescil edilmiştir.....mahallesinde kain 831.000,00 m² yüzölçümlü 378 ada 41 parsel sayılı taşınmaz, 03.06.1982 tarihinde ...adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi vekili, ..... 156 ada 65, 159 ada 34, 214 ada 30, .... mahallesi 241 ada 10, 243 ada 6, 246 ada 3 ve .... mahallesi 378 ada 41 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden oldukları iddiasıyla, tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tescillerini ve davalının elatmasının önlenmesini talep ve dava etmiştir. Dava, Mahkemenin 2004/248 Esasına kaydedilmiştir. Yargılama sonucunda; davaya konu taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosunun yapılmadığı, genel kadastro çalışmaları neticesinde çekişmeli taşınmazların mera vasfıyla .... Belediyesi adına kayıt gördüğü, bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor gereğince çekişmeli taşınmazlardan İsmetpaşa mahallesinde bulunan 378 ada 41 sayılı parsel ile ..... mahallesinde bulunan 156 ada 65 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı; .... mahallesinde bulunan 159 ada 34 parsel sayılı taşınmazın (B) ve (C) harfleri ile işaretli kısımları ile 214 ada 30, .... mahallesinde bulunan 241 ada 10, 243 ada 6 ve 246 ada 3 parsel sayılı taşınmazların belediyenin mülkiyetine geçmesinden sonra orman niteliği kazandığı, bu durumda 6831 sayılı Kanunun 4/B maddesi gereğince hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlar niteliğinde olduğu bu nedenle bu taşınmazlar yönünden açılan davanın yerinde olmadığı; diğer yandan ..... mahallesinde bulunan 159 ada 34 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen ve 6831 sayılı Kanun hükümleri gereğince orman sayılan yerlerden olan ve 1992 tarihi itibariyle mera olarak sınırlandırılan taşınmazın bölgede orman kadastrosu yapılmadığından kesinleşmiş orman sınırları içerisinde bulunmadığı, 05.11.2003 gün 4999 sayılı Kanunla değiştirilen 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırı içerisine alınmamış orman niteliğindeki taşınmazların orman kadastrosunun orman kadastro komisyonlarınca her zaman yapılabileceği ve Orman Yönetiminin koşulları oluşmuşsa bu madde hükümlerine göre işlem yapabileceği ve bu davanın ileride yapılacak işlemler hakkında da kesin hüküm oluşturmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hükmün davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyizi neticesinde; Dairemizin 2012/14538 E. - 2012/14990 K. 26/12/2012 tarihli ilamı ile "Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, davalıların dayandıkları tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, revizyon gördükleri tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlara ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, taraf tanıkları ve tespit bilirkişiler dinlenerek dayanak tapu kayıtları yöntemince zemine uygulanmalı, çekişmeli taşınmazların eylemli durumları gözetilmeli, tapu kayıtlarının taşınmazları kapsadığı ve taşınmazların dört tarafının açık alanlarla çevrili olduğu anlaşılır ise özel orman olup olmadıkları değerlendirilmeli, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırıdır." denilerek bozulmuştur.
Yargılama sonucu mahkemece bozmaya uyularak; ""Orman bilirkişilerinin ölçümlerini klizimetre (meyil ölçer) ile yaptıkları, taşınmazların toprak muhafaza karakteri taşıyıp makinin yoğun olduğu, eğimlerinin %10-40 arası değiştiği, bu hali ile taşınmazların orman olduğunun kabulünün gerektiği anlaşıldığı, dava tarihinde kayden malik olan davalının taşınmazda dilediği gibi tasarruf edebileceği, müdahalesinin haksız olarak kabul etmenin mümkün olmadığı"" gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulü ile; ......., 156 ada 65, 159 ada 34 ve 214 ada 30 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline,.... parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline, ..... parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline, davacının müdahalenin men"i talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili ve davalı ... Belediyesi vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairemizin 11/04/2019 tarihli 2016/11742 E. -2019/2565 K. sayılı kararıyla “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve özellikle keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, taşınmazların eylemli biçimde orman olduğu saptandığına göre, davacı ... Yönetiminin tapu iptal ve tescil davasının kabulü yolunda hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle getirilen 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesindeki “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesiyle eklenen geçici 11. maddesindeki “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükümleri gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. Bu sebeple hüküm fıkrasında yer alan yargılama giderleri ve avukatlık ücretine ilişkin “on ve on bir numaralı bentlerin hükümden tamamen çıkartılarak, bunun yerine hükmün onuncu bendine; “6099 sayılı Kanun ile getirilen 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin sarf eden Orman Yönetimi üzerinde bırakılmasına, hükmün on birinci bendine Orman Yönetimi lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle onanmasına” karar verilmiştir.
Dairemizin bu kararına karşı, davacı ... Yönetimi vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Daireminizin kararının yeniden gözden geçirilmesinde;
Bilindiği üzere değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde 492 sayılı Kanunda düzenlenen değerler esastır. Müdahalenin men"i, tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır(492 sayılı Kanun m16/1). Eldeki davada çekişmeli taşınmazların keşifte belirlenen değerleri üzerinden eksik harcın ikmal edilmediği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde dava değeri olarak 5001,00 TL (5.001.000.000,00TL) gösterilmiştir. Bu nedenle mahkemece davacının müdahalenin men"i talebinin reddine karar verilmesi nedeniyle kendisini vekille temsil ettiren davalı yan yararına dava dilekçesinde bildirilen ve harcı ödenen değer üzerinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca hesaplanacak nispi vekalet ücreti ödenmesine karar verilmesi gerekirken keşifte belirlenen değer üzerinden vekalet ücreti ödenmesine karar verilmiş olması doğru değildir; ancak, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Dairemizin düzelterek onama kararına ilave olarak hükmün ayrıca bu kısmınında düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple, Dairemiz düzelterek onama kararının aynen muhafazasına ve ilave olarak; hükmün on iki numaralı bendinin 2. satırında geçen ""67.726,35 TL"" ibaresi kaldırılarak yerine “1.500,00 TL” ibaresi eklenmesi suretiyle düzeltilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairenin 11/04/2019 gün ve 2016/11742 - 2019/2565 E.K. sayılı düzelterek onama kararının aynen muhafazası ile yerel mahkemenin 13/05/2015 gün ve 2013/78 E. - 2015/259 K. sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ilave olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA 30/09/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.