Esas No: 2021/3080
Karar No: 2021/2542
Karar Tarihi: 22.11.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3080 Esas 2021/2542 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3080
Karar No : 2021/2542
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 03/03/2021 tarih ve E:2021/207, K:2021/2830 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak … Başkanlığı tarafından hazırlanarak … tarih ve … sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 03/03/2021 tarih ve E:2021/207, K:2021/2830 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7, "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11 ve "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddelerine yer verildikten sonra,
Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işler Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağından, Cumhurbaşkanı tarafından bu kapsamda tesis edilen dava konusu imar planlarının onaylanması yolundaki karara karşı açılacak davanın da ivedi usulde görülmesi gerektiği,
İvedi yargılama usulüne tabi olan dava konusu imar planlarına karşı 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında başvuru yapılmasına imkan tanınmadığından, son askı tarihinden itibaren otuz günlük dava açma süresi içerisinde dava açılması gerektiği,
Dava konusu nazım imar planı değişikliğinin 09/09/2020 - 08/10/2020 tarihleri arasında İzmir … Belediye Başkanlığı ilan panosunda ve uygulama imar planı değişikliğinin ise 08/09/2020 - 07/10/2020 tarihleri arasında … Belediye Başkanlığı ilan panosunda askıya çıkarıldığı, davacı tarafından 07/10/2020 tarihli iki ayrı dilekçe ile söz konusu imar planı değişikliklerine itirazda bulunulduğu, itiraza altmış gün içerisinde cevap verilmemesi üzerine de 08/12/2020 tarihinde bakılan davanın açıldığı,
Bu durumda, ivedi yargılama usulüne tabi olan dava konusu imar planı değişikliklerine askı süresi içerisinde yapılan itiraz dava açma süresini uzatmayacağından, söz konusu planların askı süresinin son günü olan 08/10/2020 tarihinden itibaren işletilecek 30 günlük dava açma süresinin son günü hafta sonuna denk geldiğinden en son 09/11/2020 tarihinde dava açılması gerekirken 08/12/2020 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu,
Öte yandan, özel dava açma süresine tabi olan dava konusu imar planı değişikliklerinin askıya çıkarılması sırasında, askı evrakında bu değişikliklerin otuz günlük özel dava açma süresine tabi olduklarının belirtilmemesi halinde ise, bu davanın son askı tarihinden itibaren altmış günlük genel dava açma süresi içerisinde açılması gerektiği,
Dosyada askı tutanakları bulunmadığından dava konusu imar planı değişikliklerinin askıya çıkarılması sırasında, askı evrakında bu değişikliklerin otuz günlük dava açma süresine tabi olduklarının belirtilip belirtilmediği bilinmemekle beraber, askı evrakında bu hususun belirtilmemiş olması halinde dahi, imar planı değişikliklerinin askı süresinin son günü olan 08/10/2020 tarihinden itibaren işletilecek altmış günlük genel dava açma süresinin son günü olan 07/12/2020 tarihinde açılması gerektiği halde 08/12/2020 tarihinde açılan davada bu haliyle de süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davanın ivedi yargılama usulü kapsamında görülemeyeceği, ilan-askı sürecinde idarelerince yapılan itirazların zımnen reddi üzerine açılan davanın süresinde olduğu, işin esasının incelenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Her ne kadar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesinde, ivedi yargılama usulüne tabi işlemlerde, aynı Kanun'un 11. maddesindeki itiraz usulünün uygulanmayacağı belirtilmiş ise de; 3194 sayılı İmar Kanunu'nun, "Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, nazım ve uygulama imar planlarının belediye meclisince onaylanması sonrasında bir ay süre ile ilan edilmesi ve bu süre içerisinde planlara itiraz edilebilmesine ilişkin özel bir süreç düzenlenmiş olup, ilan süresi içerisinde yapılan itirazların da belediye meclisince onbeş gün içinde incelenerek kesin karara bağlanması gerektiği kurala bağlanmıştır.
Bu sürecin, imar planlarına aleniyet kazandırmanın yanında, sözü edilen planlardaki yanlışlık ve eksikliklerin giderilmesi amacıyla ilgililerce idareye başvurulması ve idarenin de itiraza konu işlemi kaldırarak ya da değiştirerek planlardaki hukuka aykırılıkları giderebilmesi için öngörüldüğü açıktır.
Dolayısıyla, dava açma süresinin başlangıcı belirlenirken, belirtilen amaçların hasıl olabilmesi için, bir aylık ilan süresi sonrasında, yapılan itirazların incelenerek kesin karara bağlanması için öngörülen onbeş günlük sürenin de beklenilmesi önem arz etmektedir.
Buna göre, bir aylık ilan süresinin bitiminden itibaren başlayan onbeş günlük süre içerisinde itirazlar hakkında bir karar verilmişse bu tarihten, verilmemişse onbeş günlük sürenin bitimini izleyen günden itibaren dava açma süresinin başlatılması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından askı sürecinde imar planlarına yapılan itirazlar hakkında davalı idarece onbeş günlük süre içerisinde herhangi bir işlemin tesis edilmediği anlaşılmakta olup, öncelikle, onbeş günlük bu sürenin bitimini izleyen günden itibaren, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesindeki özel dava açma süresinin mi yoksa aynı Kanun'un 7. maddesindeki genel dava açma süresinin mi işletilmesi gerektiği açıklığı kavuşturulmalıdır.
Şöyle ki, Anayasa'nın 40. maddesi gereğince, eğer ilan-askı tutanaklarında, dava konusu imar planlarına karşı otuz günlük özel dava açma süresi içerisinde dava açılabileceği belirtilmediyse, uyuşmazlıkta, dava açma süresinin, genel dava açma süresi olan altmış gün olduğunun kabulü gerekecek ve bu ihtimalde, onbeş günlük yukarıda belirtilen sürenin de dikkate alınmasıyla dava süresi içerisinde açılmış olacaktır.
Bu nedenle, uyuşmazlık hakkında, ara kararı ile, ilgili idarelerden askı tutanakları temin edildikten sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 03/03/2021 tarih ve E:2021/207, K:2021/2830 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 22/11/2021 tarihinde esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Anayasa'nın 40. maddesinde; Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; yine aynı Kanun'un "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesinde, ivedi yargılama usulüne tabi işlemler arasında "Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları"nın sayıldığı ve ivedi yargılama usulüne tabi işlemlerde dava açma süresinin otuz gün olduğu ve 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki itiraz usulünün uygulanmayacağı belirtilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun, "Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tesbit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar." hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 11. maddesi, dava açma süresi ile ilgili hükümler içermekle birlikte, söz konusu maddede, tüm idari işlemlere karşı dava açılmadan önce, ilgili idare nezdinde itiraz edilebileceğini öngören genel ve ihtiyari idari usul (idari itiraz usulü) kuralları düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, düzenleyici bir idari işlem niteliğinde olan imar planlarına karşı, ilan/askı süresi içerisinde özel ve ihtiyari bir idari itiraz usulü öngörülmüştür.
Bir uyuşmazlıkta, genel kanun ve özel kanun hükümlerinin olayı düzenleyen hükümleri arasında bir çelişki olması durumunda, o konuda genel kanunun değil özel kanunun uygulanacağı hususu hukukun temel ilkelerinden biridir.
Bu çerçevede, imar planlarına karşı açılan davalarda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinde özel bir kural olarak öngörülen bir aylık askı/ilan süresi içerisindeki özel idari itiraz usulünün, dava açma sürelerine esas alınması gerekmektedir.
Diğer bir deyişle, imar planlarının kesinleşip, uygulanabilmesi için öngörülen "ilan-askı-itiraz" usulünün 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamındaki bir usul olmayıp, özel Kanun niteliğindeki 3194 sayılı Kanun'da işlemin tekemmülü için öngörülen özel bir usul olduğu ve bu kapsamda yapılan itirazın 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır.
Her ne kadar, 24/07/2008 tarih ve 5793 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle değiştirilen 3194 sayılı Kanun'un ek 3. maddesinde;
"Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir ve bu Kanunun 8 inci maddesinde yer alan ilan ve askıya dair hükümlerden muaf olarak yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır ve 19 uncu maddede belirtilen ilan ve askıya dair hükümlerden muaf olarak kesinleşir ve yürürlüğe girer. Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmüne yer verilerek, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait ya da onlar lehine irtifak veya kullanım hakkı tesis edilmiş arsa ve araziler ile özel kanunlar uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilere ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılan ya da yaptırılan imar planları ile bunlara bağlı parselasyon planlarının Kanun'un 8. maddesinde belirtilen ilan ve askı yükümlülüklerinden muaf olarak Özelleştirme Yüksek Kurulunun onayı ve Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte yürürlüğe girmesi öngörülmüş ise de, maddenin yedinci cümlesinde yer alan "bu Kanunun 8 inci maddesinde yer alan ilan ve askıya dair hükümlerden muaf olarak yürürlüğe girer" ibaresinin iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 09/06/2011 tarih ve E:2008/87, K:2011/95 sayılı kararıyla;
"...Anayasa'nın 2. maddesinde hukuk devleti, 36. maddesinde hak arama özgürlüğü, 125. maddesinde de idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmektedir.
3194 sayılı İmar Kanunu, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla çıkarılmış olup, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapıları kapsamaktadır. Kanun'un 8. maddesinde, imar planlarının belediye meclisince, belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planların ise valilikçe onaylanacağı, her iki planın 1 ay süre ile ilan edileceği, bir aylık ilan süresi içinde yapılacak itirazların da 15 gün içinde kesin karara bağlanacağı öngörülmüştür. Maddenin gerekçesinde de imar planlarının, 5 yıllık kalkınma planı ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilmesi ve fiziki planların bütününde sosyo-ekonomik esasa dayalı düzenlemenin getirilmesi, bu suretle şehirlerin gelişmesinin Bölge Planları ile yönlendirilmesi ile imar planlamalarında sürenin asgariye indirilmesi ve aynı zamanda mahalli koşulların plana sağlıklı olarak yansıması için Valilik ve Belediyelere plan yapma yetkisini tanıyan hükmün getirildiği; ayrıca, halkın kendisi için yapılan imar planlarının aleniyetinin sağlanmasının amaçlandığı vurgulanmıştır.
Bu durumda İmar Kanunu'nda ilanlar için öngörülen askı süresinin imar planlarının ve değişikliklerinin aleni olmasına dayandığı ve ilgililerin idareye yapacakları itirazlar için getirildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu kuralla sözü edilen taşınmazlara ilişkin olarak İmar Kanunu'nun 8. maddesindeki imar planlarının onaylanmasının ardından kamuoyuna mahalli araçlarla duyuru yapılarak aleniyetin sağlanması ve bu süre içinden yapılan itirazlar sonucunda kesinleşmesi yönteminden vazgeçilmekte, imar planları ile bunlara bağlı parselasyon planlarının Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanması ve Resmi Gazete'de yayımlanmalarının ardından idari açından kesin ve uygulanması gereken bir işlem halini alması öngörülmekte, sözü edilen planlardaki yanlışlık ve eksikliklerin giderilmesi amacıyla ilgililerce idareye başvurulması ve idarenin de itiraza konu işlemi kaldırarak ya da değiştirerek planlardaki hukuka aykırılıkları giderebilmesinin yolu kapatılmaktadır. Bu durumda, ilgililerin bu taşınmazlara ilişkin imar planları ile bunlara bağlı parselasyon planlarındaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için yetkili ve görevli idari yargı mercilerine dava açmak dışında, bir başvuru imkanı kalmamaktadır. Kuralın imar plan ve değişikliklerini veya bunlara ilişkin onama işlemlerini askı sürelerine tabi kılmamakla, yargı yolunu ve hak arama özgürlüğünü kullanmasını zorlaştırdığı açıktır."
gerekçesine yer verilerek, kural Anayasa'nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesinin değinilen kararı karşısında, 3194 sayılı Kanun'un Ek 3. maddesindeki imar planlarının da 3194 sayılı Kanun'un 8. maddesindeki usule tabi olacağında kuşku bulunmamaktadır. Nitekim, dava konusu imar planları da yürürlüğe konulurken, 3194 sayılı Kanun'un 8. maddesindeki usule uygun olarak ilan-askı ve itiraz süreci işletilmiştir.
Öte yandan, davacının, kendisine bir bildirim yapılmadığı sürece 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinde öngörülen ve özel bir yargılama niteliği taşıyan ivedi yargılama usulünü ve bu usule tâbi işlerde geçerli olan dava açma süresini bilmesi mümkün olamayacağından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren, özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği açıktır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu nazım imar planı değişikliğinin 09/09/2020 - 08/10/2020 tarihleri arasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ilan panosunda ve uygulama imar planı değişikliğinin ise 08/09/2020 - 07/10/2020 tarihleri arasında … Belediye Başkanlığı ilan panosunda askıya çıkarıldığı, davacı tarafından 07/10/2020 tarihli iki ayrı dilekçe ile söz konusu imar planı değişikliklerine itirazda bulunulduğu, itirazların altmış gün içerisinde cevap verilmeyerek zımnen reddedilmesi üzerine de 08/12/2020 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava dosyasında ilan-askı tutanakları bulunmadığından, askı evrakında bu değişikliklerin otuz günlük dava açma süresine tabi olduklarının belirtilip belirtilmediği bilinmemekle beraber, askı evrakında bu hususun belirtilmiş olması halinde dahi, dava konusu imar planlarına davacı Belediye tarafından 07/10/2020 tarihinde yapılan itirazların, son askı tarihi olan 08/09/2020 tarihinden itibaren altmış günlük cevap verme süresi içerisinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılan davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
KARŞI OY
XX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin birinci fıkrasında dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 6545 sayılı Kanun'la eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarının ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, ikinci fıkrasının (a) bendinde; İvedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu, aynı fıkranın (b) bendinde ise; İvedi yargılama usulünde bu Kanun'un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı, hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrası uyarınca idari işlemlere karşı özel kanunlarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklarda dava açma süresinin otuz gün olduğu hususunun da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda düzenlendiği gözönüne alındığında, adı geçen Kanun'un 20/A maddesinde getirilen ivedi yargılama usulünde otuz günlük dava açma süresinin ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar yönünden genel dava açma süresi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasında getirilen özel kanunlarda genel dava açma süresi öngörülmüş ise bu sürenin uygulanacağına yönelik düzenleme uyarınca, ivedi yargılama usulünde uygulanacak otuz günlük dava açma süresi özel kanunda düzenlenmeyip 2577 sayılı Kanun'da düzenlenmesi sebebiyle Anayasa'nın 40. maddesi uyarınca ivedi yargılama usulünde getirilen otuz günlük genel dava açma süresinin özel dava açma süresi olarak da kabulüne imkan bulunmamaktadır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu nazım imar planı değişikliğinin 09/09/2020 - 08/10/2020 tarihleri arasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ilan panosunda ve uygulama imar planı değişikliğinin ise 08/09/2020 - 07/10/2020 tarihleri arasında Karşıyaka Belediye Başkanlığı ilan panosunda askıya çıkarıldığı, davacı tarafından 07/10/2020 tarihli iki ayrı dilekçe ile söz konusu imar planı değişikliklerine itirazda bulunulduğu, bakılan davanın ise 08/12/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu imar planı değişikliklerini en geç 07/10/2020 tarihinde öğrenen davacı tarafından, anılan planlara karşı, askı tarihinin son gününü izleyen 09/10/2020 tarihinden itibaren başlayacak otuz günlük dava açma süresinin son günü hafta sonuna denk geldiğinden en son 09/11/2020 tarihinde dava açılması gerekirken, 08/12/2020 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen Daire kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.