Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/2949
Karar No: 2021/2541
Karar Tarihi: 22.11.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2949 Esas 2021/2541 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2949
Karar No : 2021/2541

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 17/05/2021 tarih ve E:2021/4172, K:2021/6373 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Eskişehir İli, Odunpazarı İlçesi, … Mahallesi, … ada … parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak 22/10/2020 tarih ve 3131 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile bu imar planlarına yapılan itirazın reddine ilişkin 10/04/2021 tarih ve 31450 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 09/04/2021 tarih ve 3807 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 17/05/2021 tarih ve E:2021/4172, K:2021/6373 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesinin ikinci fıkrası, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7., "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. ve "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddelerindeki hükümlere yer verildikten sonra,
Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işler Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağından, Cumhurbaşkanı tarafından bu kapsamda tesis edilen dava konusu imar planlarının onaylanması yolundaki karara karşı açılacak davanın da ivedi usulde görülmesi gerektiği, 2577 sayılı Kanun 20/A maddesinde ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar açısından otuz günlük dava açma süresinin öngörüldüğü,
İdari işlemlerin nitelikleri gereği yasalarda, genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığı,
Bu doğrultuda, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren, özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği,
Uyuşmazlıkta, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının 10/11/2020 - 09/12/2020 tarihleri, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ise 11/11/2020 - 11/12/2020 tarihleri arasında askı suretiyle ilan edildiği, davacı tarafından askı süresi içerisinde 09/12/2020 tarihinde sunulan dilekçe ile anılan planlara itiraz edildiği, dava konusu imar planları askıda ilan edilirken, söz konusu planların ivedi yargılama usulüne tabi olduğuna veya özel dava açma süresi bulunduğuna yönelik askı tutanağında herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinin anlaşıldığı,
Bu durumda, bakılan davada, dava açma süresi değerlendirilirken, özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin gözetilmesinin yanı sıra ivedi yargılama usulüne tabi olan uyuşmazlıkta 2577 sayılı Kanun'un 11. madde hükmünün uygulanamayacağının da dikkate alınması gerektiği,
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda, 1/5000 ölçekli nazım imar planına yönelik askı tarihinin son günü olan 09/12/2020 tarihini, 1/1000 ölçekli uygulama imar planına yönelik olarak ise askı süresinin son günü olan 11/12/2020 tarihini izleyen altmış günlük dava açma süreleri içerisinde açılması gerekirken, yeni bir dava açma süresi başlatmayan itirazın reddi yolunda tesis edilen ve 10/04/2021 tarih ve 31450 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan işlem üzerine 15/04/2021 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağının bulunmadığı,
gerekçesiyle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan dava konusu planların ilan edilmesine ilişkin işlemlerde, dava konusu imar planlarının ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklardan olduğuna yönelik herhangi bir açıklama bulunmadığından, uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü kapsamında incelenemeyeceği, dolayısıyla 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca yapılan itirazların da dikkate alınmak suretiyle dava açma süresinin belirlenmesi gerektiği, buna göre yapılan itirazların reddine yönelik Cumhurbaşkanı Kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından hemen sonra açılan davada süre aşımı bulunmadığından Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Her ne kadar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesinde, ivedi yargılama usulüne tabi işlemlerde, aynı Kanun'un 11. maddesindeki itiraz usulünün uygulanmayacağı belirtilmiş ise de; 3194 sayılı İmar Kanunu'nun, "Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, nazım ve uygulama imar planlarının belediye meclisince onaylanması sonrasında bir ay süre ile ilan edilmesi ve bu süre içerisinde planlara itiraz edilebilmesine ilişkin özel bir süreç düzenlenmiş olup, ilan süresi içerisinde yapılan itirazların da belediye meclisince onbeş gün içinde incelenerek kesin karara bağlanması gerektiği kurala bağlanmıştır.
Bu sürecin, imar planlarına aleniyet kazandırmanın yanında, sözü edilen planlardaki yanlışlık ve eksikliklerin giderilmesi amacıyla ilgililerce idareye başvurulması ve idarenin de itiraza konu işlemi kaldırarak ya da değiştirerek planlardaki hukuka aykırılıkları giderebilmesi için öngörüldüğü açıktır.
Dolayısıyla, dava açma süresinin başlangıcı belirlenirken, belirtilen amaçların hasıl olabilmesi için, bir aylık ilan süresi sonrasında, yapılan itirazların incelenerek kesin karara bağlanması için öngörülen onbeş günlük sürenin de beklenilmesi önem arz etmektedir.
Buna göre, bir aylık ilan süresinin bitiminden itibaren başlayan onbeş günlük süre içerisinde itirazlar hakkında bir karar verilmişse bu tarihten, verilmemişse onbeş günlük sürenin bitimini izleyen günden itibaren dava açma süresinin başlatılması gerekmektedir.
Öte yandan, Anayasa'nın 40. maddesi gereğince, eğer ilan-askı tutanaklarında, ivedi yargılama usulüne tabi imar planlarına karşı otuz günlük özel dava açma süresi içerisinde dava açılabileceği belirtilmediyse, dava açma süresinin, genel dava açma süresi olan altmış gün olduğunun da kabulü gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından askı sürecinde imar planlarına yapılan itirazlar hakkında davalı idarece onbeş günlük süre içerisinde herhangi bir işlemin tesis edilmediği ve ilan-askı tutanaklarında, dava konusu imar planlarına karşı otuz günlük özel dava açma süresi içerisinde dava açılabileceğinin belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, düzenleyici işlem niteliğinde olmakla birlikte 1/5000 ölçekli nazım imar planının uygulanması mahiyetinde bir işlem niteliği de taşıyan dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının son ilan tarihinden itibaren onbeş günlük sürenin de geçmesiyle başlayan altmış günlük dava açma süresinin son günü olan, 24/02/2021 (Çarşamba) tarihine kadar dava açılması gerekirken, bu süre geçirilerek 15/04/2021 tarihinde açıldığı anlaşılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığından, Daire kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 17/05/2021 tarih ve E:2021/4172, K:2021/6373 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 22/11/2021 tarihinde esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY
X- Anayasa'nın 40. maddesinde; Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; yine aynı Kanun'un "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesinde, ivedi yargılama usulüne tabi işlemler arasında "Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları"nın sayıldığı ve ivedi yargılama usulüne tabi işlemlerde dava açma süresinin otuz gün olduğu ve 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki itiraz usulünün uygulanmayacağı belirtilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun, "Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tesbit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar." hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 11. maddesi, dava açma süresi ile ilgili hükümler içermekle birlikte, söz konusu maddede, tüm idari işlemlere karşı dava açılmadan önce, ilgili idare nezdinde itiraz edilebileceğini öngören genel ve ihtiyari idari usul (idari itiraz usulü) kuralları düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, düzenleyici bir idari işlem niteliğinde olan imar planlarına karşı, ilan/askı süresi içerisinde özel ve ihtiyari bir idari itiraz usulü öngörülmüştür.
Bir uyuşmazlıkta, genel kanun ve özel kanun hükümlerinin olayı düzenleyen hükümleri arasında bir çelişki olması durumunda, o konuda genel kanunun değil özel kanunun uygulanacağı hususu hukukun temel ilkelerinden biridir.
Bu çerçevede, imar planlarına karşı açılan davalarda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinde özel bir kural olarak öngörülen bir aylık askı/ilan süresi içerisindeki özel idari itiraz usulünün, dava açma sürelerine esas alınması gerekmektedir.
Diğer bir deyişle, imar planlarının kesinleşip, uygulanabilmesi için öngörülen "ilan-askı-itiraz" usulünün 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamındaki bir usül olmayıp, özel Kanun niteliğindeki 3194 sayılı Kanun'da işlemin tekemmülü için öngörülen özel bir usül olduğu ve bu kapsamda yapılan itirazın 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır.
Her ne kadar, 24/07/2008 tarih ve 5793 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle değiştirilen 3194 sayılı Kanun'un Ek 3. maddesinde;
"Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir ve bu Kanunun 8 inci maddesinde yer alan ilan ve askıya dair hükümlerden muaf olarak yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır ve 19 uncu maddede belirtilen ilan ve askıya dair hükümlerden muaf olarak kesinleşir ve yürürlüğe girer. Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmüne yer verilerek, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait ya da onlar lehine irtifak veya kullanım hakkı tesis edilmiş arsa ve araziler ile özel kanunlar uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilere ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılan ya da yaptırılan imar planları ile bunlara bağlı parselasyon planlarının Kanun'un 8. maddesinde belirtilen ilan ve askı yükümlülüklerinden muaf olarak Özelleştirme Yüksek Kurulunun onayı ve Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte yürürlüğe girmesi öngörülmüş ise de, maddenin yedinci cümlesinde yer alan "bu Kanunun 8 inci maddesinde yer alan ilan ve askıya dair hükümlerden muaf olarak yürürlüğe girer" ibaresinin iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 09/06/2011 tarih ve E:2008/87, K:2011/95 sayılı kararıyla;
"...Anayasa'nın 2. maddesinde hukuk devleti, 36. maddesinde hak arama özgürlüğü, 125. maddesinde de idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmektedir.
3194 sayılı İmar Kanunu, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla çıkarılmış olup, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapıları kapsamaktadır. Kanun'un 8. maddesinde, imar planlarının belediye meclisince, belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planların ise valilikçe onaylanacağı, her iki planın 1 ay süre ile ilan edileceği, bir aylık ilan süresi içinde yapılacak itirazların da 15 gün içinde kesin karara bağlanacağı öngörülmüştür. Maddenin gerekçesinde de imar planlarının, 5 yıllık kalkınma planı ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilmesi ve fiziki planların bütününde sosyo-ekonomik esasa dayalı düzenlemenin getirilmesi, bu suretle şehirlerin gelişmesinin Bölge Planları ile yönlendirilmesi ile imar planlamalarında sürenin asgariye indirilmesi ve aynı zamanda mahalli koşulların plana sağlıklı olarak yansıması için Valilik ve Belediyelere plan yapma yetkisini tanıyan hükmün getirildiği; ayrıca, halkın kendisi için yapılan imar planlarının aleniyetinin sağlanmasının amaçlandığı vurgulanmıştır.
Bu durumda İmar Kanunu'nda ilanlar için öngörülen askı süresinin imar planlarının ve değişikliklerinin aleni olmasına dayandığı ve ilgililerin idareye yapacakları itirazlar için getirildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu kuralla sözü edilen taşınmazlara ilişkin olarak İmar Kanunu'nun 8. maddesindeki imar planlarının onaylanmasının ardından kamuoyuna mahalli araçlarla duyuru yapılarak aleniyetin sağlanması ve bu süre içinden yapılan itirazlar sonucunda kesinleşmesi yönteminden vazgeçilmekte, imar planları ile bunlara bağlı parselasyon planlarının Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanması ve Resmi Gazete'de yayımlanmalarının ardından idari açından kesin ve uygulanması gereken bir işlem halini alması öngörülmekte, sözü edilen planlardaki yanlışlık ve eksikliklerin giderilmesi amacıyla ilgililerce idareye başvurulması ve idarenin de itiraza konu işlemi kaldırarak ya da değiştirerek planlardaki hukuka aykırılıkları giderebilmesinin yolu kapatılmaktadır. Bu durumda, ilgililerin bu taşınmazlara ilişkin imar planları ile bunlara bağlı parselasyon planlarındaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için yetkili ve görevli idari yargı mercilerine dava açmak dışında, bir başvuru imkanı kalmamaktadır. Kuralın imar plan ve değişikliklerini veya bunlara ilişkin onama işlemlerini askı sürelerine tabi kılmamakla, yargı yolunu ve hak arama özgürlüğünü kullanmasını zorlaştırdığı açıktır."
gerekçesine yer verilerek, kural Anayasa'nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesinin değinilen kararı karşısında, 3194 sayılı Kanun'un Ek 3. maddesindeki imar planlarının da 3194 sayılı Kanun'un 8. maddesindeki usule tabi olacağında kuşku bulunmamaktadır. Nitekim, dava konusu imar planları da yürürlüğe konulurken, 3194 sayılı Kanun'un 8. maddesindeki usule uygun olarak ilan-askı ve itiraz süreci işletilmiştir.
Öte yandan, davacının, kendisine bir bildirim yapılmadığı sürece 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinde öngörülen ve özel bir yargılama niteliği taşıyan ivedi yargılama usulünü ve bu usule tâbi işlerde geçerli olan dava açma süresini bilmesi mümkün olamayacağından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren, özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının 10/11/2020 - 09/12/2020 tarihleri, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ise 11/11/2020 - 11/12/2020 tarihleri arasında askı suretiyle ilan edildiği, davacı Belediyenin askı süresi içerisinde 09/12/2020 tarihli dilekçesi ile anılan planlara itirazda bulunduğu, söz konusu itirazın ise 10/04/2021 tarih ve 31450 sayılı sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 09/04/2021 tarih ve 3807 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile reddedilmesi üzerine, 15/04/2021 tarihinde bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
Bu durumda, itirazın reddine ilişkin işlemin ilan edildiği tarihten itibaren altmış günlük dava açma süresi içerisinde açılan davada süre aşımı bulunmadığından, Dairece uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.


KARŞI OY
XX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin birinci fıkrasında dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 6545 sayılı Kanun'la eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarının ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, ikinci fıkrasının (a) bendinde; İvedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu, aynı fıkranın (b) bendinde ise; İvedi yargılama usulünde bu Kanun'un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı, hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrası uyarınca idari işlemlere karşı özel kanunlarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklarda dava açma süresinin otuz gün olduğu hususunun da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda düzenlendiği gözönüne alındığında, adı geçen Kanun'un 20/A maddesinde getirilen ivedi yargılama usulünde otuz günlük dava açma süresinin ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar yönünden genel dava açma süresi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasında getirilen özel kanunlarda genel dava açma süresi öngörülmüş ise bu sürenin uygulanacağına yönelik düzenleme uyarınca, ivedi yargılama usulünde uygulanacak otuz günlük dava açma süresi özel kanunda düzenlenmeyip 2577 sayılı Kanun'da düzenlenmesi sebebiyle Anayasa'nın 40. maddesi uyarınca ivedi yargılama usulünde getirilen otuz günlük genel dava açma süresinin özel dava açma süresi olarak da kabulüne imkan bulunmamaktadır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının 10/11/2020 - 09/12/2020 tarihleri, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ise 11/11/2020 - 11/12/2020 tarihleri arasında askı suretiyle ilan edildiği, davacı Belediyenin askı süresi içerisinde 09/12/2020 tarihli dilekçesi ile anılan planlara itirazda bulunduğu, bakılan davanın ise 15/04/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu imar planı değişikliklerini en geç 09/12/2020 tarihinde öğrenen davacı tarafından, anılan planlara karşı, askı tarihinin son gününü izleyen 12/12/2020 tarihinden itibaren başlayacak otuz günlük dava açma süresinin son günü olan 11/01/2021 (Pazartesi) tarihinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra 15/04/2020 tarihinde açılan davanın, esasının incelenmesi olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen Daire kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyoruz.

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2949
Karar No : 2021/2541

MÜDAHALE İSTEMİ HAKKINDA KARAR
Davacı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, Eskişehir İli, Odunpazarı İlçesi, … Mahallesi, … ada … parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak 22/10/2020 tarih ve 3131 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile bu imar planlarına yapılan itirazın reddine ilişkin 10/04/2021 tarih ve 31450 sayılı sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 09/04/2021 tarih ve 3807 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali istemiyle … Başkanlığına karşı açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 17/05/2021 tarih ve E:2021/4172, K:2021/6373 sayılı kararıyla davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinden sonra, Odunpazarı Belediye Başkanlığı tarafından, dava konusu taşınmazın belediyelerinin sınırında olması nedeniyle verilecek kararın hukuki menfaatlerini etkileyeceği gerekçesiyle davaya davacı yanında müdahil olarak katılmalarına karar verilmesi istemiyle verilen 11/06/2021 tarihli dilekçe incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle göndermede bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yerine yürürlüğe konulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Fer'i müdahale" başlıklı 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukukî yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği; 67. maddesinde ise, müdahale talebinde bulunan üçüncü kişinin, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvuracağı ve müdahale dilekçesinin, davanın taraflarına tebliğ edileceği, mahkemenin, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet edeceği ve gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında bir karar vereceği kuralı yer almıştır.
Doğrudan dava açabilecek durumda olan kişilerin davacı yanında davaya katılma isteminin kabulü mümkün olmadığından, İSTEMİN REDDİNE, istemde bulunan tarafından yatırılan posta giderinden artan tutarın talebi halinde istemde bulunana iadesine, 22/11/2021 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi