9. Hukuk Dairesi 2015/32269 E. , 2019/4434 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davacının 01.01.2003 tarihinden 20.09.2010 tarihine kadar davalı şirkette satış ve pazarlama müdürü olarak çalıştığını, davacının aylık ücretinin 5.000,00 TL + prim olduğunu, aylık ortalama 2.000,00 TL - 2.500,00 TL prim aldığını, ücret ve prim ödemelerindeki sıkıntılar nedeniyle 13.09.2010 tarihli ihtarname ile iş akdinin davacı tarafça haklı nedenle feshedildiği bildirilmişse de, ihtarnamenin davalıya tebliği ile tarafların görüştüğünü ve iş akdinin devam ettiğini, 16.09.2010 tarihinde taraflarca protokol hazırlandığını ve bu protokole bağlı olarak 20.09.2010 tarihinde iş akdinin davalı işveren tarafından feshedildiğini, protokolde davacının kıdem tazminatının yanlış hesaplandığını fakat buna karşın hesaplanan miktarın da ödenmediğini, davacının ihbar tazminatının ödenmediğini, prim alacaklarının ödenmediğini, her ne kadar protokol metninde 6.244,00 TL prim alacağı kabul edilmişse de davacının prim alacağının daha çok olduğunu, davacının yıllık ücretli izinlerinin de tam kullandırılmadığını, iddia ederek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, maaş ve prim alacağı ile yıllık izin ücreti alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 02.12.2008 tarihinden 20.09.2010 tarihine kadar davalı işyerinde pazarlama müdürü olarak çalıştığını, davacının istifa ettiğini, davanın kötü niyetle açıldığını, davacının 5.000,00 TL ücret almadığını, davacının yıllık izin hakkına ilişkin iddialarınıda kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta; iş akdi davacı işçi tarafından 13/09/2010 tarihinde davalıya noterden gönderilen fesih ihtarı ile bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi gerekçe gösterilerek feshedilmiştir. Bu fesih şekline göre, davacı ihbar tazminatı talep edemeyeceği gibi bir an için iş akdinin bu ihtarnameden sonraki bir tarihte işçi ve işveren tarafından birlikte imza altına alınan protokol ile sonlandırıldığı kabul edilse dahi, protokol içeriği incelendiğinde de iş akdinin sona ermesinde karşılıklı mutabakattan bahsedildiği ve ihbar tazminatı öngörülmediği anlaşılmıştır. Karşılıklı mutabakat ile sona eren iş akdinin işverenin haksız feshi nedeniyle sona erdiği kabul edilemeyeceğinden, şartları bulunmayan ihbar tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.
3-Davacının davalı işverenden, 6.244,79 TL maaş ve prim alacağının bulunduğu fesih sonrası imzalanan protokol başlıklı belge ile sabittir. Davacı prim alacağının protokolde belirtilenden daha fazla olduğunu iddia ederek daha yüksek bir miktarda prim alacağı talep etmiş isede, yargılama aşamasında bu iddiasını ispat bakımından delil sunamamıştır. Her ne kadar davalının yemin teklifi üzerine davacı yeminini eda ederken “..Bilirkişi raporunda hesaplanmış olan 14.750.00 TL lik prim alacağım bulunmaktadır..” şeklinde beyanda bulunup yemin etsede, yemin teklifi ispat külfeti üzerinde bulunan tarafın karşı tarafa yöneltebileceği bir delil olup, ispat külfeti üzerinde olan tarafın bu konuda edeceği yemin sonuç doğurmaz. Bu nedenle, davacının ücret ve prim alacağı 6.244,79 TL olarak kabul edilip, tarafların kabulünde olan 1.310,00 TL (655,00+655,00 TL=1.310,00 TL) ödeme mahsup edilerek bakiye maaş ve prim alacağının hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
4-Hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olduğunun ve infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de ayrı bir bozma sebebidir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.