
Esas No: 2015/5078
Karar No: 2021/3927
Karar Tarihi: 18.11.2021
Danıştay 13. Daire 2015/5078 Esas 2021/3927 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/5078
Karar No:2021/3927
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Valiliği
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Mülkiyeti Hazine'ye ait Tokat ili, ... Köyü, ... parselde kayıtlı bulunan taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle satışı amacıyla gerçekleştirilecek olan 13/04/2015 tarihli ihalenin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacı tarafından taşınmazı satın alma istemiyle 01/02/2013 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Milli Emlak Müdürlüğü'nce taşınmazın, davacı tarafından bina yapılmak suretiyle işgal edildiği hususunun mahallinde tespit edildiği, taşınmazda bulunan yapıya ilişkin yapı ruhsatı, abonelik kaydı bulunup bulunmadığı hususları ile binanın yapılış tarihinin araştırıldığı, ... Elektrik Dağıtım A.Ş.'nce aboneliğin 20/12/2010 tarihinde başladığının bildirildiği, mahallinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen teknik raporda binanın 2010 yılında yapıldığının tespit edildiği, taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı betonarme ev ve ahırın inşaat bedelinin ilgili kurumlarla yazışma yapılmak suretiyle tespit edilerek muhammen bedelin belirlendiği, ihale ilanının yapılarak, davacıya ihale tarih, saat ve bedel bilgilerini içeren yazının tebliğ edildiği, davacı tarafından ihalenin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı,
Olayda, davalı idare tarafından taşınmaz üzerindeki binanın elektrik aboneliğinin 2010 yılında başlatıldığı ve 2010 yılında yapıldığının tespit edildiğine ilişkin İnşaat Mühendisi tarafından düzenlenen teknik rapor bulunduğundan bahisle tahmin edilen bedel tespit raporunda muhdesatın davacı tarafından yapıldığı kabul edilmekle birlikte, binanın 2003 yılından sonra yapıldığı belirlendiğinden Hazineye ait olduğu gerekçesiyle muhdesat bedelinin taşınmaz bedeline eklenmesi suretiyle satış bedelinin tespit edildiğinin anlaşıldığı,
Davacı tarafından, taşınmaz üzerine 1999 yılında ev, ahır ve samanlık yapıldığı, 2010 yılından önce üzerinde yapı bulunduğu iddia edildiğinden, Mahkemece ara kararı ile, taşınmaz üzerinde 2010 yılından önce yapı bulunduğu iddiasını ispatlayıcı nitelikte her türlü bilgi ve belgenin sunulmasının istenilmesine rağmen davacı tarafından ara karara herhangi bir cevap verilmediği,
2010 yılında yapıldığı tespit edilen binanın, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 5. maddesinin son fıkrası gereğince Hazineye intikal etmesi gerekmekteyse de, Anayasa Mahkemesi'nin 03/07/2014 tarih ve E:2014/9, K:2014/121 sayılı iptal kararı uyarınca, davacının yapıyı yapan olması sebebiyle hak ve tazminat talep etme hakkının saklı olduğu, dolayısıyla taşınmaz bedeli tespit edilirken bina bedelinin satış bedeline dâhil edilmemesinin hakkaniyet gereği olduğu sonucuna varıldığından, taşınmaz üzerindeki muhdesat bedelinin eklenmesi suretiyle belirlenen muhammen bedel üzerinden ihaleye çıkılmasında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Mahkemece, Anayasa Mahkemesi'nin 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 11. fıkrasının ikinci cümlesinin iptaline ilişkin kararı esas alınarak karar verildiği, ancak birinci cümlenin iptal edilmediğinin dikkate alınmadığı, Hazine taşınmazı üzerindeki muhdesatın Hazine'ye ait olduğu, binayı yapan kişinin hak ve tazminat talebini dava açarak ileri sürebileceği, hâl böyle olunca dava açarak hak ve tazminat talep edebilecek kişi için Hazine'nin muhdesatı satamayacağı, muhdesatın Hazine'ye ait olduğunun ve bedelinin tespiti için dava açılması gerektiği durumuna getirildiği, Anayasa Mahkemesi'nce kastedilen hususun bu olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, Tokat Valiliği Milli Emlak Müdürlüğü'ne yapılan 01/02/2013 tarihli başvuruyla Tokat ili, Merkez ilçesi, ... Köyü ... parselde Hazine adına kayıtlı bulunan 554,41 m2 yüzölçümlü taşınmazın satın alınması talebinde bulunulmuştur.
Milli Emlak Müdürlüğü tarafından ... Elektrik Dağıtım A.Ş.'ye yazılan ... tarih ve ... sayılı yazıyla, söz konusu ... parsel sayılı taşınmazın 130 m2'lik kısmının üzerinde davacı tarafından mesken yapılmak suretiyle işgal edildiğinin 01/02/2013 tarihinde mahallinde yapılan tespitten anlaşıldığı, ecrimisil tahakkuk ettirilmesi ve satış işlemlerine esas olmak üzere abone kayıtları bulunup bulunmadığı, abone kaydı var ise abone olunan tarihin bildirilmesi istenilmiş,
... Perakende Elektrik Satış A.Ş. Genel Müdürlüğü Tokat Müşteri Hizmetleri ve Sözleşme Şefliği'nce verilen ... tarih ve ... sayılı cevapta, davacının elektrik aboneliği başlangıç tarihinin 20/12/2010 olduğu belirtilmiştir.
Milli Emlak Müdürlüğü'nce Tokat İl Özel İdaresi'ne yazılan ... tarih ve ... sayılı yazıyla, taşınmaz üzerinde yapılan binanın yapılış tarihi ile yapı ruhsatının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise belgenin bir suretinin gönderilmesi istenilmiş,
Tokat İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü'nce verilen ... tarih ve ... sayılı cevapla, arşiv tetkikinde taşınmaz üzerinde bulunan yapıya ait yapı ruhsatı kaydına rastlanmadığı, yapı ruhsatı olmayan yapıların yapılış tarihinin tespit edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Milli Emlak Müdürlüğü'nce Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'ne yazılan ... tarih ve ... sayılı yazıyla, taşınmaz üzerinde bulunan yapının 2015 yılı inşaat maliyetinin değerlendirilerek düzenlenen raporun gönderilmesi istenilmiş,
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce ... tarih ve ... sayılı cevapla teknik elemanlarca hazırlanan maliyet bedelini gösterir teknik raporun yazı ekinde gönderildiği belirtilmiş, teknik raporda davacı tarafından yapılan iki katlı 130 m2 + 130 m2 =260 m2'lik kısmının bedelinin 92.212,62.-TL olduğu belirtilmiştir.
17/02/2015 tarih ve 1002 sayılı Tahmin Edilen Bedel Tespit Raporunda, muhammen bedelin taşınmazın günün alım satım / kira /kullanma izni / irtifak hakkı rayiçlerine göre m2'sinin 14,02.-TL'den olmak üzere 14,02x554,41 m2 = 7.772,83.-TL + muhdesatın 92.212,62.-TL olmak üzere toplamda 99.985,45.-TL olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
Taşınmazın 99.985,45.-TL muhammen bedel üzerinden 2886 sayılı Kanun'un 45. maddesine göre açık teklif usulüyle satışı amacıyla ihaleye çıkarılması 19/02/2015 tarihli Deftedar Olur'u ile uygun bulunmuş, ihale yapılacağı 20/03/2015 tarih ve 1926 sayılı Milli Emlak Müdürlüğü yazısıyla davacıya bildirilmiştir.
İhale ilanları yapıldıktan sonra 13/04/2015'te gerçekleştirilen ihaleye iştirak eden olmamış, 16/04/2015 tarih ve ... sayılı İhale Komisyonu kararıyla ihaleye istekli çıkmadığından taşınmazın satışı için yeniden ihale yapılmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafından, taşınmaz henüz mera iken 1999 yılında üzerine ev, ahır ve samanlık yaptığı, taşınmaz üzerinde 2010 yılından önce yapı olduğunun tüm belgelerde açıkça ortada olduğu, 2003 yılından önce yapılan ve kendisine ait olan yapının tekrar ihale edilmek istenildiği belirtilerek ihalenin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Mahkemece 22/05/2015 tarihli ara kararıyla, taşınmaz üzerine 1999 yılında ev, ahır ve samanlık yapıldığı, 2010 yılından önce üzerinde yapı bulunduğu iddia edildiğinden iddiayı ispatlayıcı nitelikte her türlü bilgi ve belgenin sunulmasının davacıdan istenilmesine karar verilmiş, davacı tarafından ara kararına cevap verilmemiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan hâliyle 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 19/07/2003 tarihinde yürürlüğe giren "Taksitle ödeme, satış bedelinden pay verilmesi, belediyelere devir" başlıklı 5. maddesinde, "Hazineye ait taşınmazların satış bedeli taksitle de ödenebilir. Taksitle ödeme hâlinde, satış bedelinin en az dörtte biri peşin, kalanı en fazla iki yılda ve taksitlerle kanunî faizi ile birlikte ödenir.
...
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Hazine'ye ait taşınmazlar üzerinde yapılan her türlü yapı ve tesisler, başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal eder. (İptal ikinci cümle: Anayasa Mahkemesi'nin 03/07/2014 tarih ve E:2014/9 ve K:2014/121 sayılı kararıyla.)" kuralı yer almıştır.
(İptal edilen ikinci cümlede, "Yapı ve tesisleri yapanlar herhangi bir hak ve tazminat talep edemezler." kuralına yer verilmiştir.)
HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin son fıkrasına göre, maddenin yürürlüğe girdiği 19/07/2003 tarihinden sonra Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapılan her türlü yapı ve tesislerin, başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal edeceği anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi'nin 03/07/2014 tarih ve E:2014/9, K:2014/121 sayılı kararında, "... İtiraz konusu kuralın birinci cümlesinde, Kanun’un 5. maddesinin yürürlüğe girdiği 19/07/2003 tarihinden sonra Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapılan her türlü yapı ve tesislerin, başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal edeceği hükme bağlanmıştır. ...
Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle, kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir. ...
İtiraz konusu kuralın birinci cümlesinin, 19/07/2003 tarihinden sonra Hazineye ait taşınmazlar üzerinde her türlü yapı ve tesis yapanların mülkiyet haklarının sınırlanması sonucunu doğurduğu açıktır. Bu sınırlamanın Anayasa’ya uygun olabilmesi için Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen temel hakların sınırlandırılmasına ilişkin ilkelere uygun olması ve bu bağlamda kamu yararı ile malikin bireysel yararı arasında makul bir denge gözetmesi gerekir.
Kanun gerekçesinde itiraz konusu kuralın, Kanun’un yürürlük tarihinden sonra Hazine taşınmazları üzerinde kaçak yapılaşmanın önlenmesi amacıyla kabul edildiği belirtilmiştir. Bu nedenle, kuralın mülkiyet hakkını kamu yararı amacıyla sınırlandırdığında kuşku bulunmamaktadır.
Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapı ve tesis yapılması, kamuya ait mülkiyet hakkını ihlal etmektedir. Hazinenin söz konusu yapı ya da tesislerin yapılmasına izni ya da muvafakati bulunmadığından, bu hakkından vazgeçmesi ya da kişiler lehine fedakârlıkta bulunması beklenemez. Ayrıca, itiraz konusu kuralda, söz konusu sınırlamanın kuralın yer aldığı 5. maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için geçerli olduğu belirtilerek, geçmişe etkili uygulamanın yol açabileceği hak kayıplarının önüne geçildiği görülmektedir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde kuralın, birey hakları ile kamu yararı arasında açık bir dengesizlik yarattığı söylenemez.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralın birinci cümlesi Anayasa’nın 2., 13. ve 35. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
B- Kanun’un 5. maddesinin onbirinci fıkrasının ikinci cümlesinin incelenmesi
Başvuru kararında, kişilerin Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yaptıkları yapıların, itiraz konusu kural nedeniyle Hazineye intikal etmesi karşısında, taleplerinde haklı olup olmadıklarının tespiti amacıyla mahkemelere ya da idari mercilere başvuru imkânlarından yoksun bırakılmasının Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi ile Anayasa’nın 40. maddesine, ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 723. maddesine göre, başkasının taşınmazı üzerinde kendi malzemesiyle yapı yapan kişinin taşınmaz sahibinden tazminat talep etme hakkı bulunurken, aynı hakkın Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapı ya da tesis yapan kişilere tanınmamasının ise Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. ...
Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.” denilmektedir. Maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur.
İtiraz konusu kuralın ikinci cümlesi ile maddenin yürürlüğe girdiği 19/07/2003 tarihinden sonra Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapı ve tesis yapanların, söz konusu yapı ve tesislerin başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal etmesi nedeniyle herhangi bir hak ve tazminat talep edemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Bu kural, Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapı ya da tesis yapan kişilerin haklılıklarını ileri sürüp kanıtlayabilmelerine ve zararlarını giderebilmelerine engel olmakta, böylece hak arama özgürlüğünü ortadan kaldırmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralın ikinci cümlesi Anayasa’nın 36. maddesine aykırıdır. İptali gerekir." gerekçesiyle 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin son fıkrasının birinci cümlesinin iptali isteminin reddine, ikinci cümlesinin ise iptaline karar verilmiştir.
Bu durumda, ihaleye konu taşınmaz üzerinde bulunan yapının 2010 yılında yapıldığı, davacı tarafından 2003 yılından önce yapıldığı ileri sürülmüş ise de, Mahkemece bu hususa yönelik olarak yapılan ara kararına davacı tarafından herhangi bir cevap verilmediği, dolayısıyla 19/07/2003 tarihinden sonra yapılan yapı Hazine'ye intikal edeceğinden yapı bedelinin taşınmaz bedeline eklenmesi suretiyle belirlenen muhammen bedel üzerinden taşınmazın ihaleye çıkarılabileceği; her ne kadar Mahkemece, binanın, 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin son fıkrası gereğince, Hazineye intikal etmesi gerekmekteyse de, Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca davacının yapıyı yapan olması sebebiyle hak ve tazminat talep etme hakkının saklı olduğu, dolayısıyla muhammen bedel tespit edilirken bina bedelinin satış bedeline dâhil edilmemesinin hakkaniyet gereği olduğu belirtilmiş ise de, ihaleye çıkarılan taşınmazın muhammen bedeli hesaplanırken yapı bedelinin de eklenmesinin davacının yapıya ilişkin masrafları almasının önünde herhangi bir engel oluşturmayacağı; davacı tarafından başvuruda bulunularak veya dava açılarak masraflarının davalı idareden talep edilebileceği anlaşıldığından, davalı idarece taşınmaz ile üzerindeki yapı dikkate alınarak hesaplanan muhammen bedel üzerinden ihaleye çıkılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVANIN REDDİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ....-TL ilk derece yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5. ... -TL temyiz yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ....-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
6. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
7. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
8. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 18/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.