9. Hukuk Dairesi 2020/4964 E. , 2021/3086 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 18. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait ... Makine Fabrikasında alt işveren işçisi olarak çalıştığını, alt işveren ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmesinin geçersiz olduğunun ve davacının çalışma süresinin başından itibaren davalı asıl işverenin işçisi olduğunun mahkeme kararı ile tespit edildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu çerçevede davacının üyeliğinin sendika tarafından davalıya bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkı olduğunu, önceki döneme alacakların dava yolu ile tahsil edildiğini, bu defa 23/12/2010 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için ücret farkı, ilave tediye, kıdem zammı, giyim yardımı, sosyal yardım, aile yardımı ve şeker ikramiyesi alacaklarının toplu iş sözleşmeleri gereği ödemelerin yapılması gereken tarihlerden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, öncelikle davacının ihale ile iş alan şirket işçisi olduğunu, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davalı asıl işveren ile yüklenici şirket arasında muvazaa bulunmadığına dair kesinleşmiş mahkeme kararları bulunduğunu, davacının ihale yoluyla anahtar teslimi iş alan şirketin işçisi olup 2822 sayılı Kanunda tanımlanan toplu iş sözleşmesinin kapsamına giren işyerinin işçisi olma şartının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı temyizi yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık hükmedilen alacaklara uygulanacak faizin başlangıcı noktasındadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı 13/12/2010 tarihi ile dava tarihi olan 11/11/2015 tarihi arasındaki döneme ilişkin olarak toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş, mahkemece ilave tediye alacağı dışındaki alacakların temerrüt tarihi olan 04.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte tahsiline dair hüküm kurulmuştur. Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının alacaklarının toplu iş sözleşmesi gereği ödenmesi gereken tarihlerden itibaren faizi ile tahsilini, ıslah dilekçesinde de yine toplu iş sözleşmesi gereği ödenmesi gereken tarihlerden, aksi takdirde dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanmasını istediği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesine göre hakim talep ile bağlı olup talepten başka birşeye hükmedemez. Mahkemece her ne kadar alacaklara temerrüt tarihi olan 04.11.2010 tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş ise de, davacının dava dilekçesindeki talebi, hüküm altına alınacak alacaklara toplu iş sözleşmesinde belirlenen temerrüt tarihlerinden itibaren faiz uygulanması yönündedir. Mahkemece davacının talebi aşılarak, talepten başka birşeye karar verilmesi yerinde değildir. Ayrıca dosya kapsamına göre 04.11.2010 tarihi davacının sendika üyeliğinin işverene bildirildiği tarih olup, bu tarihin eldeki dava yönünden temerrüt tarihi olarak kabulü de mümkün değildir. Hal böyle olunca talep aşılarak ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde faize hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.
Diğer taraftan, Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplanan her bir alacak kalemi ile ilgili olarak toplu iş sözleşmesinde açık ve kesin bir ödeme tarihi öngörülüp öngörülmediği bakımından da araştırma yapılmamıştır. Bu itibarla öncelikle davacının talebi ile bağlı kalınmak kaydı ile, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için toplu iş sözleşmesinde ödeme günü öngörülüp öngörülmediği her bir alacak yönünden ayrı ayrı netleştirilmeli, toplu iş sözleşmesinde temerrüt tarihi olarak kabul edilebilecek bir tarih bulunması halinde bu tarihe göre faiz başlangıcı belirlenmeli, böyle bir temerrüt tarihinin bulunmaması halinde faiz başlangıç tarihinin dava ve ıslah tarihi olarak kabulü gerektiği kabul edilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince belirtilen yönler nazara alınmadan hüküm kurulması, Bölge Adliye Mahkemesince davalının başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 02.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.