Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4969
Karar No: 2021/3088
Karar Tarihi: 02.02.2021

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/4969 Esas 2021/3088 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2020/4969 E.  ,  2021/3088 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK
    İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 14. İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının davalıya ait ticari minibüslerde 2003 yılının Nisan ayından 30.06.2013 tarihine kadar şoför olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından herhangi bir sebep bildirilmeden feshedildiğini, davacının hizmet süresi boyunca yıllık izin hakkını kullanmadığını, davacının aylık ortalama ücretinin minibüsün günlük cirosunun yüzde yirmisine denk gelen 3.000-TL olduğunu, davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının davalıya ait dolmuşlarda 03.12.2009-30.01.2011 tarihleri ile 15.05.2011-10.04.2012 tarihleri arasında yüzde yirmi kâr ortaklığı ile şoför olarak çalıştığını, bu süre haricinde herhangi bir çalışmasının bulunmadığını, davanın görev sebebiyle reddi gerektiğini, davacının çalıştığı sürede dolmuşu saat 14.00 civarında teslim aldığını, saat 21.00 civarında teslim ettiğini, çalışma saatlerini ve koşullarını kendisi ayarlayan ve çalıştığı süre boyunca elde ettiği kazançtan oransal gelir elde eden davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazanamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davanın kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
    Temyiz:
    Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı temyizi yönünden aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
    2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının aylık ücretinin miktarı noktasındadır.
    Somut uyuşmazlıkta davacı ücretinin ortalama net 3000 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise davacının ücretli olarak çalışmadığını, davacının kâra ortak olduğunu, taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, davacı tanıklarının anlatımı doğrultusunda davacının günlük kârın %20 si oranında yevmiye ile çalıştığı ve günlük yevmiyesinin 100 TL olduğu kabul edilmiştir. Davalı taraf, davacının, davacı tanığı Yusuf Gülcür’ün işveren aleyhine açtığı davada ‘tanık’ sıfatı ile ifade verdiğini ve ücret miktarına yönelik beyanda bulunduğunu, bu beyanının eldeki davada dikkate alınması gerektiğini savunmuştur. Bu yöndenlerden herhangi bir araştırma yapılmadan ücret miktarının belirlenmesi hatalıdır. Davacının tanık Yusuf Gülcür’ün açtığı davadaki tanık sıfatıyla beyanı tespit edilmeli, bu beyanın eldeki dosya yönünden bağlayıcı olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalı, oluşacak sonuca göre dosya kapsamındaki tüm deliller yeniden birlikte değerlendirilerek davacının gerçek ücreti belirlenmelidir.
    3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
    Mahkemece davacının fazla çalışma, hafta tatili çalışması ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma iddiasını tanık anlatımı ile ispat ettiği kabul edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda aynı dönemde davacı ile birlikte çalışan davacı tanığı Yusuf’un anlatımına itibar edilerek davacının 01/04/2003 - 01/04/2007 tarihleri arasında haftada 7 gün 08:00-20:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesaplanmıştır. Ancak, davacı tanıklarından Yusuf Gölcür’ün husumetli tanık olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 01/04/2003-01/04/2007 tarihleri arasındaki döneme ilişkin fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışması iddiasının ispatı yönünden salt husumetli tanık anlatımına göre sonuca gidilmesi mümkün değildir. Anılan dönem yönünden tanığın husumetli olduğu dikkate alınarak yeniden değerlendirme yapılmalı, husumetli tanık anlatımını destekleyen yan olguların mevcut olup olmadığı belirlenmeli; mevcut olmadığının anlaşılması halinde, bu döneme ilişkin iddianın ispat edilemediği kabul edilmelidir.
    Ayrıca, davacı dava dilekçesinde Ayrancı güzergahında çalıştığı dönemde son olarak saat 24.00’de kadar çalıştığını ifade etmiştir. Davacının bildirdiği çalışma düzeninin dışına çıkılarak, saat 00.30’a kadar çalıştığının kabulü talep aşımı niteliğindedir.
    Hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacağının hesabında 07/06/2005-31/12/2005 tarihleri arasındaki dönem 29 haftaya isabet ettiği halde, 33 hafta üzerinden hesaplama yapılması bir başka hatalı yöndür. Hatalı hesaplama içeren bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması yerinde değildir.
    4-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
    Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin davacının yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının toplam hizmet süresince 10 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
    Davacının 10 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına terstir. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının beyanı alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 02.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi