21. Hukuk Dairesi 2017/6392 E. , 2018/3070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : ... 3. İş Mahkemesi
A)Davacı İstemi:
Dava, 01/11/1975 tarihinden itibaren bir gün süre ile sigortalı olarak çalışmış olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı ... vekili özetle; görev yetki, hak düşürücü süre, zamanaşımı vb. itirazlarda bulunmuş, davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
ilk Derece Mahkemesince ; “ Mahkememizce yapılan yargılamada; dava konusu 01.11.1975 tarihli işe giriş bildirgesindeki işyeri tarafından Kurum"a o dönem için bordro verilmediği, işe giriş bildirgesindeki davacıya ait sigorta sicil numarasının 1975 yılına ait serilerden olduğu, dinlenen komşu işyeri çalışanların tanıklıkları sonucunda davacının 01.11.1975 tarihinde dava dışı işyerinde çalıştığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle “Davanın kabulüne, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01/11/1975 tarihi olduğunun tespitine ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı ... vekili; Mahkemece; fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan eksik bilgi ve belge ile sonuca gidildiğini, davacı adına 01.11.1975 tarihli işe giriş bildirgesi verildiğini, fiili çalışma iddiasını destekler başkaca delil bulunamadığını, kamu tanığı vasfı bulunan tanık beyanı da mevcut olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince “ Tüm dosya kapsamından ve özellikle, işe giriş bildirgesinin süresinde Kuruma verildiği, ihtilaflı dönemde davacının çalıştığı işyerine yakın işyerleri çalışanı olan tanıkların davacının çalışmalarını doğruladıkları, davacının babasının da saatçi olduğu, mesleğin dededen gelme olup çocukluktan yetiştiklerini davacının daha önce babası yanında çalışırken saat tamir işini öğrendiğini, ... yanında işçi olarak çalıştığını beyan ettikleri, davacının o tarihteki yaşı dikate alındığında emeğiyle işyeri ve işverene katkıda bulunduğu anlaşıldığından hüküm altına alınan şekilde çalışmasının olduğu anlaşılmıştır. ” gerekçeleriyle “Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ Fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan eksik bilgi ve belge ile sonuca gidilmiştir. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 11/11/1952 doğumlu davacının, bildirgedeki işe giriş tarihi olan 01/11/1972 tarihinde 23 yaşında olduğu, işe giriş bildirgesinin, ... "e ait ...-Saatçi isimli ... sicil numaralı, .... İş Hanı E Blok No:... Ulus/... adresindeki işyerinden 03.11.1975 tarihinde ... varide sayısı ile Kuruma verildiği, sigorta sicil numarasının 1975 yılı serilerinden olduğu, aynı tarihli sigorta sicil kartı suretinin sunulduğu, işyerinin 01.01.1971 - 17.08.2002 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu, 1975/11.aya ilişkin bordroya Kurum kayıtlarında rastanmadığının bildirildiği, dinlenen tanık ..."ün komşu işyeri tanığı olduğu, tanığın hizmet döküm cetvelinde 1975/1-2-3 dönemde görünen hizmetlerinin ...sicilli işyerinde geçtiği, bu işyerinin ise ...İşhanı C Blok No:... /... adresinde kuaför işyeri olduğu, tanık ..."in hizmet döküm cetvelindeki bildirimlerinin aynı işyerinden 1971-1974 arası ve 1979-1987 yılları arasında olduğu, 1975 yılında çalışması olmadığı, bu sürede askerde olduğunu beyan ettiği, bu işyerinin tanığın babası ve davacının amcası olan ... "e ait olduğu, davacının hizmet cetvelinde hiç çalışması olmadığı ve yurt dışında yaşadığı, eylemli çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; fotokopisi bulunan işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek, imzanın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit ettirmek, askerlik kayıtlarını getirterek askerlik süresinin çalışma iddiasıyla, çakışıp çakışmadığını sorgulamak, tanıkların hepsinin akraba olması nedeniyle akraba olmayan komşu işyeri tanığı dinlemek, davacının yurt dışına çıkış tarihini sorgulamak için kayıtlarını getirtmek, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29/03/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.