9. Hukuk Dairesi 2020/5917 E. , 2021/3092 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sungurlu Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 16.02.2015 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, davacının fazla çalışma ücretleri ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin Sungurlu Noterliğinin 30.12.2015 tarihli ve 13074 yevmiye numaralı ihtarnamesinin davacıya ulaşması üzerine sonlandığını öğrendiklerini, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının yıllarca fiilen Oda Genel Sekreterliği görevini yaptığını, davacının kurum personeli olarak statü hukukuna tabi olduğunu, davacının memur olarak görev yapması sebebiyle idari yargının görevli olduğunu, esas yönünden de Ziraat Odaları Birliği Teftiş Kurulu tarafından yapılan teftiş neticesinde davacı ile birlikte bir kısım yöneticilerin kanuna aykırı fiillerinin tespit edildiğini, haklarında zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunu, bu kişiler hakkında idari yönden görevden çıkarma disiplin cezası ile cezalandırılmaları yönünde karar verildiğini, ancak davacının 16.02.2015 tarihinde istifa etmek suretiyle odadan ayrılması sebebiyle tekrar işe alınmaması için Ziraat Odaları Personel Yönetmeliği’nin 18. maddesi ile Ziraat Odaları Birliği Nizamnamesi’nin 54. maddesinin son paragrafının uygulanması yönünde işlem yapıldığını, davacı her ne kadar 16.02.2015 tarihli dilekçesinde emeklilik şartlarının yerine gelmesi dolayısıyla çıkışının yapılmasını istemiş ise de, istifa halinde kıdem tazminatının yasal unsurları oluşmadığından davacının kıdem tazminatına ilişkin talebinin reddini talep ettiklerini, Oda yönetiminin davacıya noterden gönderdiği işten çıkarma disiplin cezasına ilişkin ihbarın teftiş kurulunun raporuna istinaden yapıldığını, zaten bu tarihten çok önce davacının istifa suretiyle görevinden ayrıldığını, bu sebeple ihbar tazminatına hak kazanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece verilen görevsizlik kararının Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesi sonrasında, ilk derece mahkemesince toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davacının kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti taleplerinin kabulüne, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacının iş sözleşmesini emeklilik sebebiyle feshettiğinin anlaşılmasına göre, davanın kısmen kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı temyizi yönünden aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde yıllık izinlerinin eksik kullandırıldığını, eksik kısım ile ilgili ödeme yapılmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece, davacının toplam hizmet süresince 23 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır. Davacının “yıllık izinlerini eksik kullandığına yönelik” beyanı açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulması hatalı olduğu gibi, bir işçinin 23 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına da aykırıdır. Ayrıca dosya kapsamında davacının emeklilik sebebi ile kıdem tazminatı ödenmesi talebini içeren el yazılı dilekçesi bulunmaktadır. Davacı bu dilekçede geriye dönük izin hakkı bulunmadığını açıklamıştır. Belirtilen yönlerden herhangi bir değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınmalı, davacının gerek 16.02.2015 tarihli dilekçesindeki, gerekse dava dilekçesindeki ifadeleri ile ilgili ayrıntılı şekilde beyanı alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Hükmedilen alacakların brüt mü, net mi olduğunun hüküm yerinde belirtilmemesi infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.