10. Hukuk Dairesi 2014/19508 E. , 2014/21518 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul 21. İş Mahkemesi
Tarihi : 13.05.2014
No : 2013/594-2014/332
Davacı, isteği üzerine 1479, 5434 ve 506 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmetlerinin birleştirmesi yapılıp 01.05.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karşın, hizmet birleştirmesi yapılmasının zorunlu olmadığı iddiasıyla 31.12.2012 tarihli talebine istinaden 506 sayılı Kanun kapsamında geriye yönelik olarak yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.03.2002 tarih, 2002/132 Esas, 2002/139 Karar sayılı ilamında ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, "... 2829 sayılı Yasanın 8/1. maddesine göre, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir hükmüne yer verilmiştir. Bir kanun hükmünün, yasaya konuluş amacına aykırı sonuç doğuracak şekilde yorumlanması hukuk ilkelerine ve yasanın hem sözü ve hem de özü ile uygulanmasını öngören MK."nun 1. maddesine uygun olmaz. (Bkz. 22.2.1997 gün ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Sosyal güvenlik kurumları arasında norm ve standart birliği bulunmamaktadır. Sosyal güvenlik kurumları arasında, yalnızca aylıkların seviyesi bakımından değil koruma kapsamına alınan tehlikeler ve hak kazanma şartları bakımından da farklılıklar olduğu belirgindir. Nitekim, SSK."nın en geniş kapsamlı koruma garantisi sağlıyan sigorta kurumu durumunda olduğu bilinen bir gerçektir. Esasen, 2829 sayılı Yasanın amacı hiçbir kurumdaki hizmeti aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ve hak sahiplerine aylık bağlanmasını sağlamak ve değişik kurumlardaki hizmetler birleştirilerek ziyan olmasını önlemektir. Yasa ile sosyal güvenlik sağlıyarak kişileri yaşadıkları toplum içinde insan onuruna yaraşır şekilde onu başkalarına muhtaç etmeyecek asgari bir hayat standardı
sağlanmak istenmiştir. Aksinin düşünülmesi Anayasanın, sosyal güvenliğin bir insan hakkı olduğuna ilişkin ilkesine aykırılık oluşturur. Nitekim aynı ilkeden hareket edilerek kişilere askerlik hizmetinden veya yurt dışı hizmetlerinden yaşlılık aylığı bağlanmasına yetecek kadar süreyi borçlanarak değerlendirme olanağı tanınmış, tüm süreyi borçlanma zorunluluğu konmamıştır. Söz ve deyimlerin lafzi anlamına sıkı sıkıya bağlanarak, 2829 sayılı Yasadan yararlanabilmek için kişiyi tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlamanın sosyal güvenlik sistemi ve yasanın amacı ile bağdaşmadığı gerçeği karşısında, bir/iki sosyal güvenlik Kurumuna tabi hizmetlerin birleştirilmesi sonucu yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalının ikinci/üçüncü sosyal güvenlik Kurumuna tabi hizmetlerinin birleştirilmesinin uygun olmadığı," görüşü benimsenmiştir.
Ne var ki, 506 sayılı Yasanın 60. maddesi uyarınca yaşlılık sigortası kolundan bağlanan aylıkların kesilme koşullarının düzenlendiği aynı Yasanın 63/A maddesindeki düzenleme, "bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken, sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir.” hükmünü içermekte olup, anılan madde hükmü uyarınca yaşlılık sigortasından aylık alanların bu aylıklarının kesilebilmesi ancak 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde mümkün bulunmakta olup, özellikle sosyal güvenlik kanunlarında, hizmet birleştirmesi yapılarak ya da münferit olarak bir sosyal güvenlik kurumundan yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, yaşlılık aylığını almaktan vazgeçip hizmet birleştirmesi yapmaksızın ya da diğer bir sosyal güvenlik kurumundan yaşlılık aylığı bağlanmasına imkan tanıyan herhangi bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde; birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden 506 sayılı Kanun kapsamında bağlanan yaşlılık aylığı kesilerek, münferit olarak 506 sayılı Kanun kapsamında hizmeti üzerinden davacıya geriye dönük olarak yaşlılık aylığı bağlanmasının mümkün olmadığı belirgindir. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.