3. Hukuk Dairesi 2017/6463 E. , 2019/2992 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; ....Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 22.06.2005 gün ve 2000/125 Esas, 2005/267 Karar sayılı ilamından kaynaklanan borçları nedeniyle .....İcra Müdürlüğü"nün 2005/7902 sayılı takip dosyasında 05.10.2005 tarihinde 27.210,80 TL"yi davalıya ödediklerini, ödemeye dayanak olan ilamın Yargıtay 13.Hukuk Dairesi"nin 07.11.2006 gün ve 2006/10233 Esas, 14601 Karar sayılı ilamı ile bozulduğunu ve davanın reddine karar verilerek kararın kesinleşmesi üzerine istirdadı gereken 27.210,80 TL alacaklarının, 17.02.2009 tarihli takas mahsup nedeniyle ...İcra Müdürlüğü"nün 2007/12463 sayılı dosyasındaki 34.515,75 TL"lik borçlarından mahsup edildiğini, ödenen 27.210,80 TL"nin ödemenin yapıldığı tarihten 17.02.2009 takas mahsup tarihine kadar davalıda sebepsiz yere bulunduğunu, bu süre zarfında aktiflerinde bulunmayan bu para nedeniyle zarara uğradıklarını beyan ederek zararlarına karşılık şimdilik 8.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı; delil olarak gösterilen mahkeme kararlarında borçlu olduğuna dair bir hüküm bulunmadığını, takas mahsup şartlarının gerçekleşmediğini ve İİK 40/2.maddesinin olaya uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının yasal faiz ile zararını karşılamak istediği, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda 27.210,80 TL"nin davalıda sebepsiz kaldığı 04.10.2005 ile 26.02.2009 tarihleri arasında yasal faiz oranları göz önüne alınarak istenebilecek toplam faizin 8.516,61 TL hesaplandığı gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 8.000,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içince davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak davasıdır.
Davacılar, ödemelerinin dayanağını teşkil eden mahkeme kararının bozmaya konu olup, sonradan verilen karar ile davanın reddedilmesi nedeniyle, bu ödemenin sebepsiz olduğunun anlaşıldığı iddiasıyla ödeme yaptıkları tarih ile bu ödemenin başka takip dosyasındaki borçlarından mahsup edildiği tarih arasındaki dönem faizini istemekte; davalı ise, ödemenin dayanağının mahkeme kararı olması nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceğinden talebin reddini savunmaktadır.
HGK’nın 06.02.2008 günlü ve 2008/3-40 E. 2008/102 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; sebepsiz zenginleşmede davacının geri alma hakkının, buna karşın davalının geri verme borcunun doğması, bunların malvarlıklarının birbirinin zararına ve yararına olmak üzere karşılıklı yoksullaşma ve zenginleşmelerine bağlıdır. Bunun doğal sonucu olarak da, kural olarak, bu geri alma hak ve borcunun doğum anı, sebepsiz yoksullaşma ve zenginleşme olgularının gerçekleştikleri andır. O halde, geri ama hakkının kapsamı da kural olarak, anılan hak ve borcun doğdukları tarihten daha önce belirlenemez. Zira, geri alma, bu yoksullaşma ve zenginleşmenin sonucudur ve bu olgular gerçekleşmeksizin geri alma söz konusu değildir.
Şu durumda; sebepsiz zenginleşmede geri verme borcu, zenginleşmenin geçersiz bir nedene dayanması durumunda hemen; geleceğe yönelik bir neden bulunuyorsa onun oluşmadığı an; var olan bir neden bulunuyorsa da onun ortadan kalktığı zaman doğmuş olur. Edim yerine getirildiği sırada geçerli bir hukuksal nedenin bulunmasına karşın sonradan bu neden ortadan kalkmış olursa, bu durumda sebepsiz zenginleşme, nedenin ortadan kalktığı an meydana gelir.
Somut olaya gelince; ...Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 22.06.2005 gün ve 2000/125 Esas, 2005/267 Karar sayılı ilamı ile davacıların davalıya 7.250 TL’yi 22.02.2000 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödemelerine karar verilmiş; davacılar bu mahkeme ilamına bağlı olarak, 05.10.2005 tarihinde davalıya olan borçlarını ödemişlerdir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, davalıya yapılan bu ödeme, davalı tarafından açılan davada verilmiş olan mahkeme kararına dayanmakla, ödeme anında davalının sebepsiz zenginleşmesinden, davacıların da sebepsiz yoksullaşmasından söz edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Ne var ki; mahkemece verilen 22.06.2005 tarihli karar, temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuş, ilk derece mahkemesince de bozma kararına uyularak 31.05.2007 tarihinde davanın reddine karar verilmiş ve bu kararın dereceaattan geçerek 02.12.2008 tarihinde kesinleşmesi ile ödemenin dayanağını teşkil eden karar ortadan kalkmış ve dolayısıyla ödeme yasal dayanaktan yoksun hale gelmiştir.
Hal böyle olunca da, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de gözetildiğinde, davalının sebepsiz zenginleşmesinin, kendisine yapılan ödemenin dayanağı ilamın bozulmakla ortadan kalkması ve aksi yönde yeni bir hükmün oluşturulmasıyla sonradan ortaya çıktığının ve bu yeni olgu karşısında davalının iade borcu altına girdiğinin kabulü gerekir.
Sonuç itibariyle; davalı yönünden, ödeme anında var olan hukuksal dayanak ödemeyi sağlayan ilamın bozulması ile ortadan kalkıp, aksine hüküm kurulmakla yapılan ödeme sebebini yitirmiş ve dolayısıyla ödemeyi haklı kılan neden de ortadan kalkmıştır. Böylece, sonradan gasp eden durumuna düşen davalının, 31.05.2007 tarihli kararın kesinleştiği 02.12.2008 tarihinde iade borcu doğmakla, bu tarihten davacıların dava dilekçesinde takas mahsup tarihi olarak belirttiği 17.02.2009 tarihine kadar yürütülecek faizle sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Buna göre mahkemece, davacıların talebinini de aşacak şekilde, 04.10.2005 tarihinden 26.02.2009 tarihine kadar işlemiş olan faize hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlere hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere olmak üzere, 04/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.