3. Hukuk Dairesi 2019/1015 E. , 2019/3022 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde bir kısım davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar 14.01.2011 tarihinde açtıkları işbu davada; davalı ... aleyhine 27.10.2009 tarihinde....İcra Müdürlüğü"nün 2009/9872 E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde, aylık 6.000 TL üzerinden ödenmeyen 2009 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ayları kira bedeli ile sözleşmenin 10. maddesi gereği muaccel hale gelen 2009 yılı Kasım,Aralık ,2010 yılı Ocak,Şubat ve Mart aylarına ilişkin kira bedeli olmak üzere toplam 54.000 TL"nın tahsilini talep ettiklerini ancak davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile davalı aleyhine % 40"dan aşağı olmamak üzede icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile itirazın iptaline ve kiralananın tahliyesine dair verilen hükmün davalı tarafça temyizi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 12.06.2012 tarih ve 2012/3795 Esas, 2012/8784 Karar sayılı ilamı ile, tahliyeye ilişkin hükmün onanmasına, alacağa ilişkin hükmün ise taraflar arasındaki 22.04.1993 tarihli sözleşmedeki miktar ve artış şartı göz önünde bulundurularak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken davacının talebi doğrultusunda aylık kira parası 6.000 TL kabul edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 39.834,00 TL asıl kira alacağı üzerinden devamına karar verilmiş ve hüküm davalı tarafça temyiz edilmiş olup, bu kez Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 06.11.2014 tarih ve 2014/1775 Esas, 2014/12044 Karar sayılı ilamı ile, kira parasının miktarının belirlenmesi konusunda bir önceki bozma ilamı doğrultusunda davalı yararına usuli kazanılmış hak doğduğu, kaldı ki kira
sözleşmesinin özel şartlar üçüncü maddesine göre her yıl %45 oranında belirlenen artış şartının geçerli olup sadece ilk yıl için değil sonraki yenilenen dönemleri de kapsayarak tarafları bağladığı, davalı tarafından kiralananın 2004 yılında devredildiği ve kira paralarının başkaları tarafından yatırıldığ ileri sürüldüğüne göre bankaya yatırılan kira paralarının davalıyı bağlamayacağı, bu durumda mahkemece bozma ilamı doğrultusunda kira parasının taraflar arasında ihtilafsız olarak ödenen en son kiradan, bu tespit edilemediği takdirde ilk yıldan itibaren 4531 sayılı yasa da göz önünde bulundurularak hesaplanması gerektiği , öte yandan taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin 10. maddesinde bir ayın kira parası ödenmediği takdirde diğer aylar kiralarının muaccel olacağına dair muacceliyet koşuluna yer verildiği görülmekte ise de dosya kapsamından kiracının TTK kapsamında tacir olup olmadığının anlaşılamadığı, bu durumda mahkemece kiracının tacir olup olmadığı araştırılarak, tacir olması durumunda hakkında TBK.nun 346.maddesinin 1.7.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süre ile uygulanamayacağının gözetilmesi, tacir olmadığının anlaşılması halinde ise yeni yasal düzenleme karşısında bu koşulun davalı kiracı yönünden geçersiz hale geldiği kabul edilerek değerlendirmenin takip tarihi itibariyle ödenmemiş muaccel kira alacağına göre yapılması, muacceliyet koşulu gereğince istenen aylar kirası yönünden alacak isteğinin reddine karar verilmesinin gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, ikinci bozma ilamı üzerine yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar karar verilmiş, hüküm bir kısım davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre, bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak; öncelikle kira parasının taraflar arasında ihtilafsız olarak ödenen en son kiradan, bu tespit edilemediği takdirde ilk yıldan itibaren 4531 Sayılı Yasa da göz önünde bulundurulmak suretiyle belirlenmesi , sonrasında davalı kiracının tacir olduğunun anlaşılması halinde sözleşmedeki muacceliyet koşulunun geçerli olduğu ancak aksi taktirde yani davalının tacir olmadığının anlaşılması halinde ise bu koşulun davalı kiracı yönünden geçersiz hale geldiği kabul edilerek değerlendirmenin takip tarihi itibariyle ödenmemiş muaccel kira alacağına göre yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece bozma ilamının gereği yerine getirilmeyerek ve bozma ilamı yanlış değerlendirilmek suretiyle dava konusu taşınmazın davalı tarafından sözleşme devam ederken başka bir kişiye kiraya verildiği,kira paralarının bu kişi tarafından ödendiği, davalının TTK"nun kapsamında tacir olmadığı ve takibin yapıldığı sırada vergi mükellefi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.