3. Hukuk Dairesi 2017/6501 E. , 2019/3030 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taraflar arasında 23/11/2010 tarihinde 9 yıl süreli piknik ve mesire alanı kira sözleşmesi imzalandığını, davalının kira sözleşmesindeki hükmün aksine kiralanan yeri dava dışı şirkete kiraya verdiğini, ayrıca yıllık kira bedellerinin de zamanında ödenmediğinin tespit edildiğini, piknik ve mesire yerinin idarece 15/11/2012 tarihinde geri alındığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 6.460,25-TL kira bedeli, 731.18 TL gecikme bedeli, 1.294,46 TL KDV olmak üzere toplam 8.485,89 TL alacağın, asıl alacağa dava tarihinden itibaren 6831 sayılı kanunun 51.maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ve KDV"si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08/02/2013 havale tarihli cevaba cevap dilekçesi ile sözleşmenin 11/2 maddesi gereği 6.820,02 TL tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini de istemiş, 20.06.2013 tarihinde ise talebini, 6.460,25 TL kira bedeli, 749,18 TL gecikme faizi, 1.297,71 TL KDV olmak üzere toplam 8.507,43 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; köy muhtarının görevi dışında, köy yararına olmayan bir iş için kira sözleşmesi yaptığını, borçları ödemeyip sözleşmeyi ihlal ederek 3.kişiye devir yaptığını, köyü de zarara soktuğunu, muhtara ait şahsi bir borç olduğunu, köy muhtarının görevi içinde bulunmayan, kusurlu eyleminden dolayı idare aleyhine dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
.... Asliye Hukuk Mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, davacının kullanım bedeli olan 8.507,43 TL"nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6183 Sayılı Yasa gereği gecikme zammı ve KDV"si ile tahsiline, davacının tazminat talebinin reddine dair verilen kararın Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 16.04.2014 tarihli ve 2013/14074 E., 2014/5088 K.sayılı ilamı ile; "..Taraflar arasındaki dava 6100 Sayılı HMK"nun yürürlük tarihi olan 01.10.2011 tarihinde sonra 14/12/2012 tarihinde açıldığına göre davaya bakmakla görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek görevsizlik kararı verilip dosya sulh hukuk mahkemesine gönderilmiş, görevli mahkemece; davanın kira bedeli alacağı yönünden kabulüne, 6.460,25 TL kira bedeli, 731,18 TL gecikme bedeli ve 1.294,46 TL KDV olmak üzere 8.485,89 TL"nin davalıdan tahsiline, asıl alacağa 6183 sayılı kanunun 51. maddesi gereğince faiz uygulanmasına, tazminat davası yönünden davanın kısmen kabulüne, 6.568,80 TL cezai şartın tenkisi ile 3.000,00 TL"nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ıslah tarihi olan 20/06/2013 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Bilindiği üzere, mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, ilamın tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala yasa koyucu HMK"nun 297. maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Anayasamızın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve yasalarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Somut olayda; gerekçeli kararda yapılan hesaplamaya göre kira alacağının 6.460 TL, tahakkuk eden faizin 733,56 TL olmak üzere toplam 7.193,81 TL üzerinden hesaplanan 1.294,88 TL KDV"nin ve 6.568,80 TL tazminat alacağının olduğu belirlenip, tazminat miktarının da takdiren tenkis edildiği belirtilmesine rağmen, hükümde 6.460,25 TL kira bedeli, 731,18 TL gecikme bedeli ve 1.294,46 TL KDV olmak üzere 8.485,89 TL"nin davalıdan tahsiline, 6.568,80 TL cezai şartın tenkisi ile 3000 TL"nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu haliyle gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili çelişki olup, bu durum usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.