3. Hukuk Dairesi 2018/2782 E. , 2019/3036 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kurumun müteveffa sigortalısı (Bağ-kur) ....ün kızı olan davalının, muvazaalı boşanma neticesinde Şubat-Eylül 2013 ölüm aylığını haksız olarak aldığını, bu bedellerin tahsili için .....İcra Müdürlüğünün 2014/607 esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduklarını, borçlunun itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasının açılmadığını, muvazaalı boşanma iddialarının gerçek dışı olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalının boşandığı halde eşiyle yaşamaya devam ettiği, muvazaalı bir boşanma gerçekleştirdikleri gerekçesiyle, davanın kabulüne, ... İcra Müdürlüğünün 2014/607 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, muvazaalı boşanma gerekçesiyle ölüm aylığının kesilmesi sebebiyle yersiz ödendiği iddia edilen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56"ncı maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanun, önceki sosyal güvenlik yasalarını birleştiren temel yasa niteliğinde olduğundan, gerek değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan, gerekse geçici ve geçiş hükümlerinin yer aldığı maddelerle birlikte ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulduğunda ise; Kanunun “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlığını taşıyan geçici 1"inci ve “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 4"üncü maddeleriyle, kanun koyucu tarafından, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde yukarıda belirtilen beş adet sosyal güvenlik kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle hak
sahiplerine bağlanan aylığın, durum değişikliği sebebine bağlı olarak kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, yine anılan kanun hükümlerinin esas alınması gerektiği benimsenmiştir. Ancak söz konusu kanunlarda, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusu, aylığın bağlanması engeli veya kesilmesi nedeni olarak öngörülmemiştir. Dolayısıyla davanın yasal dayanağını oluşturan 56’ıncı maddesindeki uygulama ilk kez 5510 sayılı Kanun ile getirilmiştir.
5510 sayılı Kanun"un “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 101."nci madde hükmüne göre ise, 5510 sayılı Kanunda aksine bir düzenleme bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği öngörülmüştür.
Somut davada, 5510 sayılı Kanunun 56.maddesine dayalı olarak açıldığı anlaşılan davanın görevli olan iş mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Hal böyle olunca, davada İş Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenlerine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.