1. Hukuk Dairesi 2018/5620 E. , 2020/6740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT-İPOTEĞİN TERKİNİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, ipoteğin terkini, maddi-manevi tazminat davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil ile ipoteğin terkini isteklerinin reddine, maddi tazminat isteğinin kabulüne, manevi tazminat isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.12.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile ihbar olunan vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... v.d. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, ipoteğin terkini, maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir. Davacı, kayden maliki olduğu 163 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 4 no’lu bağımsız bölümün vekili davalı oğlu ... tarafından vekâlet görevi kötüye kullanılmak suretiyle diğer davalı ... ...’a satış suretiyle temlik edildiğini, satıştan haberi olmadığı gibi kendisine satış bedelinin ödenmediğini, sonradan davalılar arasında para alışverişi olduğunu, borsada işlem yapıp para kaybettiklerini ve taşınmazın vekâleten satışından sonra üzerine Ziraat Bankası A.Ş. lehine ipotek tesis edildiğini öğrendiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına, olmadığı taktirde 65.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında ıslah ile maddi tazminat isteğini 127.695,00 TL olarak yükseltmiştir.Davalı ..., davayı kabul etmiş, davalı ... ...’a ait evin icrada satılmasını önlemek için kredi alıp borcu ödesin diye dava konusu taşınmazın devrini yaptığını, bankadan kendisine ödenen parayı alıp elden davalı ... ...’a verdiğini, hile ve kötü niyetle temlikin sağlandığını beyan etmiştir.Davalı ... ..., ortak bir arkadaşları vasıtasıyla davalı ... ile tanıştığını, kendisine babasına ait evi vekâleten satmak istediğini söyleyince evlilik hazırlığında olup eve ihtiyacı bulunduğu için dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, önce davacının konut kredi borcunun kalan kısmını İş Bankasına ödediğini, ardından Ziraat Bankasından konut kredisi aldığını, kredi tutarının vekilin hesabına yatırıldığını, kredi taksitlerini ödemeye devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın inanç sözleşmesine dayalı olduğu, geçerli vekâlete istinaden çekişme konusu taşınmazın satışının yapıldığı, davacının inanç iddiasını ispatlayacak bir belge ibraz etmediği, yemin deliline de dayanmadığı, vekil davalı ..."ın aldığı satış bedelini müvekkiline ödemediği, satış bedeli olan 65.000,00 TL’nin ve tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre 4.000,00 TL manevi tazminatın tahsili gerektiği gerekçesiyle iptal ve tescil isteği ile ipoteğin terkini taleplerinin reddine, davalı vekil ... aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; anılan kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairece, “ ...eldeki davada vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı, ne var ki, mahkemece, bu doğrultuda ve yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar şekilde gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan hatalı niteleme ile sonuca gidildiği açıktır...Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, iddia ve savunma doğrultusunda tüm delillerin toplanması, tanıklar yeniden dinlenilmek suretiyle vekâlet görevinin kötüye kullanılması iddiası ve yukarıdaki ilkeler doğrultusunda beyanlarının alınması, davaya konu satış nedeniyle davacının zararının söz konusu olup olmadığının, başka bir deyişle vekilin sadakat ve özen borcuna riayet edip etmediğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek ve hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek, yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de, davacının yargılama sırasında usûlüne uygun verdiği ıslah dilekçesi ile, terditli talebi olan bedel isteğini artırdığı gözetilmeden dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden bedelin hüküm altına alınmış olması da doğru değildir. Ayrıca, davacı, davaya konu taşınmaza ilişkin olarak davalıların yapmış olduğu eylem ve işlemler nedeniyle uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuş, mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yasal ve yargısal uygulamalar gereğince, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin manevi tazminat ödetilmesini isteyebileceği, vekâlet görevinin kötüye kullanılması iddiasında, davacının kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilemeyeceği gözetilmeden manevi tazminata hükmedilmiş olması doğru değilse de anılan bu husus davalının temyizi olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş; Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların el ve işbirliği içinde hareket etmek suretiyle davacıyı zararlandırdıkları gerekçesiyle bozma öncesi ıslah edilen miktar üzerinden maddi tazminatın davalılardan tahsiline, ipotekli biçimde taşınmazın davacıya intikalinin sağlanması durumunda davacının tekrar mağdur olacağı ve ipotek alacaklısı bankanın iyiniyetli olduğu gerekçeleriyle tapu iptal tescil ile ipoteğin terkini isteklerinin reddine, daha önce temyiz nedeni yapılmayan manevi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 13.10.2011 tarihinde düzenlenen vekâletname ile oğlu davalı ..."ı satış yetkisi de içerir biçimde vekil tayin ettiği, vekil davalı ..."ın dava konusu 163 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümü 21.10.2011 tarihli akitle satış suretiyle diğer davalı ... ..."a temlik ettiği, aynı gün taşınmazın tapu kaydına T.C. Ziraat Bankası A.Ş. lehine ipotek tesis edildiği, temlikin yapıldığı 21.10.2011 tarihinde davalı ... "ın 100.000,00 TL konut kredisi kullandığı ve 97.000,00 TL parayı vekil davalı ..."ın banka hesabına havale ettiği, yine 26.10.2011 tarihinde 10.000,00 TL, 31.10.2011"de 70.000,00 TL para havalesinin vekil ..."ın banka hesabına yapıldığı, vekilin 07.12.2011 tarihinde hesabından 63.812,48 TL parayı çektiği anlaşılmaktadır.Somut olayda; davalı vekil ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları dosya kapsamıyla sabit olup, mahkemenin kabulü de bu yöndedir.Hal böyle olunca; mahkemece, iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, taşınmaz üzerinde dava dışı banka lehine ipotek tesis edildiğinden bahisle iptal tescil isteğinin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Diğer yandan; daha önce davalılardan ... aleyhine hükmedilen ve davalının temyizi olmadığından bozma nedeni yapılmayan manevi tazminat isteğiyle ilgili olarak bozma sonrası hüküm tekrarı yapılması gerekirken bu hususta karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, manevi tazminatla ilgili vekalet ücretinden davalı ... ’ın sorumlu tutulması da doğru olmamıştır.
Davacının ve davalı ...’nın değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan duruşmaya katılan davacı vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin karşı temyiz eden ve duruşmaya katılmayan davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.