9. Hukuk Dairesi 2020/476 E. , 2021/3100 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 27. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 23. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalıya ait Turhal Şubesi’nde, 04/05/1993- 10/12/2013 tarihleri arasında çalıştığını, davacının önce kurye olarak işe başladığını, bir yıl çalıştıktan sonra şube müdürü olarak çalışmaya devam ettiğini, 1996 yılına kadar çalıştıktan sonra askerlik için işten ayrıldığını, askerden sonra 21/09/1998 tarihinde bu kez ... Transfer Merkezi’nde şef olarak çalışmaya devam ettiğini, 10/12/1998 tarihinden itibaren bir yıl Giresun Bulancak Şubesi’nde şube müdürü olarak çalışmaya devam ettiğini, iş akdinin feshedildiği tarihe kadar Giresun Şubesi’nde çalıştığını, davacının işçi olarak çalışmasına rağmen davalı işveren tarafından bir kısım sözleşmelerle işveren konumuna getirildiğini, davalı işverenin davacının şubede bulunmadığı sırada, kasa sayımı ile çıkış işlemi yaptığını, davalı işveren tarafından, davacının çalıştığı süre boyunca sürekli sözleşmeler akdedildiğini, istifa dilekçeleri aldırdığını, davalı işyerinde çalışan işçilerin hak ve alacaklarından davacının sorumlu tutulduğunu, ayrıca davacıdan teminat senedi alındığını, davalı işverene bağlı şube müdürlerinin de aynı şekilde çalıştırıldığını, davalı işveren tarafından, tüm para cezası,çevre ve temizlik vergisi gibi ödemelerin davacıya yansıtıldığını, gerek davacının şube sorumluluğunu taşıyabilecek şartlara haiz olmaması gerek davalı işveren tarafından davacıya sürekli emir ve talimat verilmesi, gerekse davacının çalıştığı Giresun Şubesi’ne ait kira sözleşmesinin davalı işverenle yapılmasının, elektrik faturasının davalı işveren adına olmasının, davacının davalı işverenin işçisi olduğunu gösterdiğini, çalışma şartlarının davalı işveren tarafından belirlendiğini, işyerinde çalışan işçilerin işe alınmasına veya işten çıkarılmasına davalı işverenin karar verdiğini, davacı ile aynı durumda bulunan iki şube müdürünün işçi sayılması gerektiğine yönelik olarak Yargıtay tarafından kararlar verildiğini, davacının en son 2014 yılında 2.292,47 TL ücret aldığını, ödemenin hak ediş desteği olarak gösterildiğini, davacının davalıya ait işyerinde haftanın 6 günü 08:00-22:00 saatleri arasında çalıştığını, davacının yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını ve karşılığı olan ücretlerin ödenmediğini, 29 Ekim bayramı dışında tüm genel tatil günlerinde çalıştığını, bu çalışmaların karşılığı olan ücretlerin ödenmediğini, iş akdinin haksız ve kötüniyetle feshedildiğini beyanla davacının en başından beri davalı işverenin çalışanı olduğunun tespiti ile kıdem ve ihbar tazminatlarının, fazla mesai ücret alacağının, yıllık ücretli izin alacağının, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının taleplerinin Acentelik Sözleşmesinden kaynaklandığını, taraflar arasında iş ilişkisi kurulmadığını, davacının tacir olduğunu, bu hususun fatura, cari hesap, ticari kayıtlar ile sabit olduğunu, davacının acentenin yetkilisi olduğunu ve bağımsız bir işveren olduğunu, bu nedenlerle davanın Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, bir kısım Mahkeme ve Yargıtay Kararları’nda da davaya konu uyuşmazlığın Ticaret Mahkeme’lerinde görülmesine kararlar verildiğini, davacının taleplerinin zamanaşımını uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının 1999 yılından 2013 yılına kadar acente olarak faaliyet gösterdiğini, davacının davalı işyerinde işçi olarak işe başladığını, iş akdinin sona erdiğini ve davacının 09/08/1999 tarihi itibariyle acente olarak faaliyet gösterdiğini, davacının Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan acente yetki belgesi de aldığını, davalı şirketin kargo şirketi olduğunu, 2925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’na istinaden çıkartılan Karayolu Taşımacılığı Yönetmeliği’ne göre, kargo şirketlerinin yurt genelinde acente veya şube şeklinde örgütlenmesi gerektiğini, davalı şirketin de bu düzenlemeye göre bazı bölgelerde acentelik sistemi ile faaliyet gösterdiğini, acentelerin müşterilerden aldıkları taşıma ücretinden hak ediş komisyonu aldıklarını, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davacının isteği ve talebi ile akdedildiğini, herhangi bir muvazaalı ilişki bulunmadığını, davalı şirket tarafından davacıya ödenen hak ediş tutarlarının, bir işçiye ödenecek maaşlardan çok yüksek olduğunu, davalı işveren tarafından davacıya ödenen maaş formlarında müdür maaşı adı altında yapılan ödemenin, acenteye hak ediş desteği sağlamaktan ibaret olduğunu, davacıya hiçbir zaman sabit bir ücret ödenmediğini, taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olarak kabul edilebilmesi için bu iddianın üçüncü bir kişi tarafından ileri sürülmesi gerektiğini, taraf olan davacının böyle bir iddiada bulunamayacağını, davalı işveren tarafından davacıya tüm hak edişlerinin eksiksiz ödendiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep etmeyeceğinin düzenlendiğini, davacı tarafından her bir hak ediş için davalı şirkete fatura kesildiğini ve davalı şirketin de bu faturalar karşısında hak ediş bedellerini ödediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü, işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde yıllık izinlerin kullandırılmadığını ve ücretinin ödenmediğini iddia etmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 18 yıl 7 gün çalıştığı ve 332 gün izin hakkı bulunduğu tespit edilerek hesaplanan yıllık izin ücreti alacağının Mahkemece hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacının on yılı aşan süre ile çalışmasına rağmen izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının çalışma süresi boyunca herhangi bir zamanda yıllık ücretli izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün kullandığı hususu açıklattırılarak davacı beyanı ile birlikte tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.