9. Hukuk Dairesi 2009/1558 E. , 2011/1500 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacaklarının
ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı davalı işyerinde çalışmakta iken hizmet akdinin 07/12/2004 tarihinde davalı işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, bu durumun Bölge Çalışma Müdürlüğü tarafından da tespit edildiğini, davacıya ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarının ödenmediğini, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1.00 YTL kıdem tazminatının akdin fesih tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte, 1,00 YTL ihbar tazminatı ve 1.00 YTL, yıllık ücretli izin alacağının ise fesih tarihinden yasal faizleriyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davacının işinin gerektirdiği şekilde davranmadığını, mesai saatlerine riayet etmediğini, davalı işverene karşı saygısız davranışlarda bulunduğunu, hizmet akdi haklı nedenle feshedildiğinden kıdem, ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, davalı işyerinde çalışmanın 45 gün çalışma 15 gün izin şeklinde olduğunu, bu nedenle yıllık izine hak kazanmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece “Davaya ilişkin SGK kayıtları, Bölge Çalışma Müdürlüğü rapor ve ekleri, işveren şahsi sicil dosyası ve ilgili tüm belgeler getirtilerek incelendiğinde; SGK kayıtlarına göre davacının 13/04/2000 tarihli davalı işyerinde işe giriş yaptığı, 07/12/2004 tarihinde çıkış kaydı olduğu, Bölge Çalışma Müdürlüğünün 27/05/2005 tarih ve 41 sayılı raporuyla davacının davalı işyerinde asgari ücretle çalışıp yıllık izin kullandığına ilişkin kayda rastlanmadığı, hizmet aktinin haksız ve bildirimsiz feshedildiği, ilgili yasa gereği kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesi gerektiği tespit edilmiş, davalı işverence düzenlenen 06/12/2004 tarihli tutanakta davacının mesaiye riayet etmemesi, amirlere saygısız davranışı nedeniyle uyarılmasına rağmen bunları devam ettirdiğinden aynı tarih itibarıyla hizmet aktinin feshedildiğinin kayıtlı olduğu görülmüştür.
Dava dosyası taleplerin değerlendirilmesi için talimat yolu ile ... Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmiş, uzman hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen 13/08/2008 tarihli rapor ile davacının 2.064,89 YTL kıdem tazminatı, 829,08 YTL ihbar tazminatı, 740,25 YTL yıllık ücretli izin alacağı olduğu bildirilmiş, rapor ayrıntılı ve gerekçeli olup, dosya kapsamına uygun düşmekle hükme esas alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, getirtilen belgeler, tanık anlatımları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davalı işverence davacının mesaiye riayet etmeyip amirlerine saygısız davranışta bulunduğuna ilişkin tutanak düzenlenerek işine son verilmiş ise de; tutanak mümzilerinden olup tarafların müşterek tanığı ...."ın davacının mesai saatlerine riayet ettiğini, amirlerine saygısız davranışı olmadığını, herhangi
bir kusuru bulanmadığını bildirmesi, bu şekilde tutanak düzenleyen tanık anlatımları arasında çelişki olması ve diğer tutanak mümzilerinin halen davalı işyerinde çalışıyor olmaları ile yanlı beyanda bulunmuş olabilecekleri, ayrıca tutanakta davacı imzası yer almadığından bu tür tutanağın her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğundan itibar edilemeyeceği gibi Bölge Çalışma Müdürlüğünce düzenlenen rapor ile de davacının hizmet aktine haklı nedenle son verilmediğinin tespit edildiği, hususları birlikte değerlendirilerek davacının hizmet aktinin işverence haklı nedenle feshedilmediği kabul edilmiş, yine davalı işverenin yıllık izin kullandırıldığını buna ilişkin yıllık izin belgelerini ispatlayamadığından davacının kıdem, ihbar tazminatlarıyla yıllık izin ücreti alacaklarının hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlendiği şekilde olduğu görülerek taleple bağlı kalınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile isteklerin kabulüne hüküm kurulmuştur.
Karar süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık yapılan işin tarım ve orman işi olup olmadığı ve işçinin İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.
İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "iş mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi ara kararı ile "iş mahkemesi sıfatıyla " baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.
İşçinin İş Kanunu kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine açılan davada, dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca, 50"den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde, bu kanun hükümleri uygulanmaz. Kısaca, işçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir işyerinde çalışan işçi ise, bu işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 25.3.2008 gün 2007/ 9975 E, 2008/ 6368 K.).
Ancak tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde 50 dahil daha az işçi bulunmasına rağmen, işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu Toplu İş Sözleşmesi bağıtlanmış ise, üye sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 66. maddesi uyarınca iş mahkemesinde görülmesi gerekir.
Bunun dışında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra, aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir.
Buna göre;
1.Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde,
2.Tarım işlerinde yapılan yapı işlerinde,
3.Halkın faydalanmasına açık park ve bahçelerde
4.Bir işyerinin eklentisi durumundaki bahçe işlerinde,çalışanların İş Kanunu
kapsamında olacakları belirtilmiştir.
Sonuç olarak, tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler İş Kanununa tabidir.
Diğer taraftan, işçi tarım işinde çalışırken bu iş dışında tarım işi sayılmayan ek bir görevde çalışabilir. Örneğin bekçilik, şoförlük gibi. Bu durumda yaptığı işler arasında hangisinin baskın olduğu açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre görevli mahkeme belirlenmelidir.
Somut olayda, davacının çalıştığı işyerinin özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişinin tespiti doğrultusunda 5 işçinin çalıştığı tarımsal üretime yönelik faaliyet yapan bir işyeri olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgiler ve yukarıdaki ilkeler doğrultusunda mahkemece dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.