3. Hukuk Dairesi 2019/1135 E. , 2019/3052 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-karşı davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... ile 20.04.2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin yapıldığını, ancak 12.03.2013 tarihinde taşınmazın anahtarlarını teslim aldığını, davalı tarafın da kabulü ile mucbir sebeplerin varlığı ve mutabakatı ile taşınmazın anahtarlarının 26.03.2013 tarihinde kiraya verene teslim edildiğini, her ne kadar sözleşmede 4 ay önceden ihbar koşulu var ise de; davalıya tahliyeyi haber ettirdiğini davalının hiçbir ihtirazi kayıt koymaksızın hiçbir hakkını saklı tutmaksızın tahliyeyi kabul ve anahtarı teslim aldığını, bu itibarla da artık 4 aylık süreden de sorumlu tutulamadığını, haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, peşin ödenen kira bedeli 109.500TL den tahliye tarihine kadarki kira bedellerini mahsup ederek, bakiye 92.466TL nin tahsilini istemiştir.
Davalı-karşı davacılar dava dilekçesinde; dava konusu gayrimenkulde müşterek malik olduklarını, kardeş olan malikleri temsilen ..."in davacı-karşı davalı ile kira sözleşmesi imzaladığını, taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin 22. Maddesinde "Kiracı 4 ay önceden haber vermek kaydı ile iş yerini tahliye edebilir. Sürecin sonuna kadar ki hukuki mali sorumluluğu tahliye ile birlikte sona erer." hükmünün bulunduğunu, bu nedenle derhal kiracı bulunması söz konusu olmadığını bu nedenle asgari dört ay önceden haber verme ve asgari 4 aylık kira bedelini kiracının ödemesi gerektiğini belirterek, ödenmeyen 36.000 TL kira bedelinin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece; Esas dava açısından; davanın kısmen kabulü ile 90.966TL"nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karşı davanın yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacılar tarafından temiz edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun"unun 325.maddesinde: "kiracı sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder..." denilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, davacının zararı tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye
ilişkin kira parasından ibarettir. Ancak, taraflar kira sözleşmesinde makul süre kira süresini de kararlaştırabilirler.
TBK"nın 132.maddesinde, “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle borcu tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” denilmiştir. Anılan maddede düzenlenen ibra, borçluyu borcu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır.
İbra ile, borcun ne miktarda ibra edildiği bir yorum meselesidir. Aksi anlaşılmadıkça, ibra borcun tamamı için yapılmıştır. (Oğuzman, M.Kemal/ Öz, Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: 1, İstanbul- 2012, s. 544- 548.)
“İbra hukuki niteliği itibariyle menfi bir borç ikrarıdır. Ancak ibranın borçtan kurtarıcı sonucu doğurabilmesi ibraya konu işlemlerin açıkça ortaya konulması ve bilinmesine bağlıdır.
Somut olayda; davada dayanılan ve hükme esas alınan, davacı ile davalı ... arasında imzalanan 20.04.2013 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin özel şartlar 22. maddesinde "Kiracı 4 ay önceden haber vermek kaydı ile mecuru tahliye edebilir. Sürenin sonuna kadar ki hukuki mali sorumluluğu tahliye ile birlikte sona erer." düzenlemesi kararlaştırılmıştır. Özgür irade ile kararlaştırılmış bu şart geçerlidir ve tarafları bağlar. Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan yazının ibra niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kira sözleşmesinin 2 sayfasında taraflarca imzalanan yazıda; "26/03/2013 tarihi itibari ile mücbir sebeplerden dolayı tahliye ediyorum," şeklinde düşülen şerh, mahkemece ibra niteliğinde olduğuna karar verilerek hüküm tesis edilmiş ise de; bahsi geçen yazının anahtar teslimine ilişkin olduğu açık veya örtülü olarak sözleşmeden kaynaklanan haklardan vazgeçildiğine ilişkin hiçbir irade beyanı içermediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, taraflarca imzalanan sözleşmede makul süre kira bedelinin 4 ay olarak belirlendiği ve bu 4 aylık süre kira bedeli yönünden karşı davanın kabulü ile asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken, anahtar teslimi ve sözleşmenin sona erdirilmesine ilişkin yazının ibra veya sulh sözleşmesi olmadığı gözardı edilerek, yanılgılı değerlendirme ile asıl davanın kabulüne ve karşı davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı-karşı davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.