Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/482
Karar No: 2019/3079
Karar Tarihi: 08.04.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/482 Esas 2019/3079 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalı ile evlenen davacı, evlilik teminatına esas senet uyarınca kendisine taşınmazın verileceği sözü verildiğini ancak sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesiyle davalının taahhütlerini yerine getirmediğini ve altınını da vermediğini iddia ederek dava açmıştır. Davalı ise sözleşmenin geçersiz olduğunu savunup davanın reddedilmesini talep etmiştir. Mahkeme, dava konusu sözleşmenin resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğuna karar vermiştir. Ancak, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklanan alacak talebinden olmayıp, genel hükümlere dayalı alacak istemi niteliğinde olduğunu ve Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, kararın bozulmasına hükmetmiştir.
Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun evlenme sözleşmesi sırasında bir mal veya para verilmesini ya da vermeyi vaad etmeyi yasaklamamış olduğu, mehir sözleşmelerinin geçerli olduğu ve bağışlama vaadinin yazılı olma koşuluna bağlı olduğu, TBK 128. maddesi (818 sayılı BK 110. maddesi) ve 288. maddesi (BK 238. maddesi).
3. Hukuk Dairesi         2019/482 E.  ,  2019/3079 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalı ile yaklaşık 16 yıl önce evlendiğini, davalı ile aralarında düzenlenen 25/08/1997 tarihli evlilik teminatına esas senet uyarınca, .... Mahallesinde davalı adına kayıtlı bulunan taşınmaz tapusunun, aksi durumda ise 22 ayar 650 gram altının davalı tarafından kendisine verileceğinin vadedildiğini; davalının evlilik birliğinin devamı süresince taşınmaza yönelik taahhüdünü yerine getirmediği gibi, altını da vermediğini, aralarındaki boşanma davasının halen derdest olduğunu ileri sürerek; 650 gram 22 ayar altının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde ise değerinin tespit edilerek, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vasisi ; davalı babasının yargılama aşamasında vefat ettiğini, davacının her türlü miras hakkına sahip olduğunu, babasının okuma ve yazmasının bulunmadığını, akıl sağlığının da yerinde olmadığını, bu sebeple dava konusu sözleşmenin geçersiz olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; dava konusu edilen yazılı belgenin, hukuken bağışlama sözü verme niteliğinde olduğu, TBK"nın 288/2 . maddesi uyarınca, bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliğinin, ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlı bulunduğu, asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise kararlaştırılan cezai şartın da geçersiz olacağı, taşınmazın bağışlanması vadedilen dava konusu sözleşmenin,
    resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu, sözleşmede yer alan feri nitelikte ve cezai şart olarak kararlaştırılan 650 gram 22 ayar altının da bu sebeple istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; mehir senedine dayalı alacak talebine ilişkindir.
    1-)Türk Medeni Kanunu, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehir, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez (2.12.1959 günlü, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Mehr sözleşmeleri bugün de geçerlidir. (Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi"nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı)
    Öte yandan; mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 128. maddesinde ( 818 sayılı BK 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK"nın 288. maddesinde (BK 238. maddesi) düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. (TBK m. 288/1).
    Somut olayda; dava konusu " evlilik teminatına esas taşınmaz satış vaadi " başlıklı sözleşme incelendiğinde; alacaklı sıfatıyla davacı ... Nazilli"nin , borçlu sıfatıyla ise davalı ..."in yer aldığı, sözleşmenin, tarafların evlilik tarihi olan 24/06/1998 tarihinden önce düzenlendiği, davalı koca tarafından, hissedarı olduğu ileri sürülen taşınmazın ileriye yönelik olarak davacı kadına bağışlanacağı sözünün verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda; davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı ( TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir.
    Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
    Hal böyle olunca; mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek davanın esası hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    2- Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi